Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8293 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6963 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 16/12/2011NUMARASI: 2011/66-2011/484Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, kaim bedel ödenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 5441 ada 4 nolu imar parselinin davacıya, 5442 ada 3 nolu imar parselinin ise davalının eşi Ş.. adına kayıtlı olduğu, yaplıan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre çekişme konusu evin davacıya ait 4 nolu parsel içinde kaldığı, taşınmazların 17.3.1997 tarihinde 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddesi uyarınca yapılan uygulama ile oluştuğu, evin ise imar işleminin çok öncesinden davalının kayınpederi tarafından yapıldığı, ondanda mirasçısı olan davalının eşi Ş..e intikal ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Nevarki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.Somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşif sonucu, çekişme konusu evin imar öncesi hangi kadastral parsel içinde kaldığı, davalı tarafın ilgili kadastral parselde korunmaya değer bir hakkının bulunup bulunmadığı belirlenmeden sonuca gidilmiştir.Hal böyle olunca; davacının yıkım isteğide bulunduğuna göre öncelikle davalının eşi Ş..'ün davada yer almasının sağlanması, değinilen usuli eksiklikler giderildikten sonra yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yeniden keşif yapılarak çekişmeye konu yapının imar öncesi hangi kadastral parsel içinde kaldığı ve her iki imar parselinin öncesi kadastral parsellerinin sınırlarının denetime olanak verecek şekilde krokide gösterilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.