MAHKEMESİ: SALİHLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 22/04/2010NUMARASI: 2009/787-2010/363Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 1052 parsel sayılı taşınmazının noterden gönderdiği ihtarnameye rağmen davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı, taşınmazı haricen satın adığını, bedelin bir kısmını ödemesine rağmen davacının taşınmazı satmaktan vazgeçtiğini, ödediği bedelin iade edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının kayden davacıya taşınmaza haksız olarak müdahale ettiği gerekçesiyle elatmasının önlenmesine karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden toplanan delillerden, dava konusu 1052 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu görülmektedir. Davacı taşınmazına davalının haklı bir nedene dayanmaksızın müdahale ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davalı savunmasında dava konusu taşınmazı haricen 26500 lira bedelle davacıdan satın aldığını, satış bedelinin bir kısmını ödediğini belirterek ödediği satış bedeli üzerinden lehine hapis hakkı tanınması isteğinde bulunmuştur. Gerçekten de dosyada mevcut 20.05.2008 tarihli gayrimenkul satım senedi başlıklı belgede davacının dava konusu taşınmazı davalıya 26000 lira bedelle sattığı, 500 liranın peşin olarak ödendiği kalan 10000 lira için 30.08.2008 vadeli, 15500 dolar için 30.08.2009 vadeli senetlerin düzenlendiği belirtilmiştir.Ayrıca 16000 liralık senedin vadesinde ödenmemesi nedeniyle senet protesto belgesi örneği de dosyaya ibraz edilmiştir. Bilindiği üzere, tapulu taşınmazların mülkiyetinin naklinin Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddeleri hükümleri gereği resmi şekle bağlı olduğu tartışmasızdır.Anılan hükümler karşısında harici satışa değer verme olanağı yoktur.Ancak,böyle bir satışın taşınmazın tasarrufuna icazet (muvafakat) sebebi sayılabileceği kuşkusuzdur.Ne var ki, açılan dava ile birlikte bu muvafakatın geri alındığı kabul edilmelidir.Ancak mahkemece dosyaya ibraz edilen harici satış sözleşmesi değerlendirilmemiş, harici satış olgusu üzerinde durulmamıştır. Bu durumda harici satış sözleşmesinin lehtarına hapis hakkı sağlayacağı düşünülmek ve 1940 tarih 2/77 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla Türk Medeni Kanununun 994. maddesi hükmünde öngörülen hapis hakkı değerlendirilmek suretiyle olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.