Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8281 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 3587 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : SAMSUN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2008NUMARASI : 2005/197-2008/512Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece; davacının Samsun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/296 Esas sayılı dosyasındaki edimini yerine getirmesi halinde elatmanın önlenmesine, muarazaanın giderilmesine ve ecrimisil isteğinin reddine, davalılardan R. U. dava açıldığında ölü olduğundan hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu bağımsız bölümlerin davacı arsa maliki ile dava dışı yüklenici arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye isabet ettiği ve yüklenici tarafından davalılara haricen satıldığı ancak yüklenicinin edimlerini yerine getirmemesi sonucu açılan davada sözleşmenin feshine karar verildiği ve hükmün kesinleştiği anlaşılmaktadır.Davacı olan arsa maliki, dava dışı yükleniciden haricen bağımsız bölüm alan davalıların haklı ve geçerli bir neden olmaksızın taşınmazları işgal ettiklerini ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalılar ise ; çekişmeli bölümleri yükleniciden haricen satın aldıkları ve faydalı -zorunlu masraflar yaptıklarını savunmuşlardır.Gerçekten de, davacının mülkiyet hakkı karşısında davalıların üstün bir haklarının olmadığı gözetilerek ve kayda üstünlük tanınarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 683. ve devamı maddeleri uyarınca elatmanın önlenmesine karar verilmesi doğrudur.Öte yandan, ecrimisil, kayıt malikinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bedeldir. Davalıların yüklenici ile yapmış oldukları harici sözleşmeye göre taşınmazları tasarruf ettikleri, kötüniyetli olduklarının söylenemeyeceği gözetildiğinde ecrimisil isteğinin reddinde bir isabetsizlik yoktur. Davacının ecrimisile yönelik, davalıların ise tüm temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.Ancak, Türk Medeni Kanununun (706 md.), 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddesi, B.K. ‘nun 22. maddesi delaleti ile 213. maddesi hükmü uyarınca tapuda kayıtlı olan taşınmazların resmi şekilde yapılmayan devirlerine değer verilemez.Somut olayda; davalılar taşınmazları dava dışı yükleniciden haricen satın aldıklarını savunanarak haricen satın alma olgusuna dayanmışlardır. Oysa davalıların bayii olan yüklenicinin edimini yerine getirmediği dosya kapsamı ile sabit olup harici satın almadan kaynaklanan varsa kişisel hakları, bu haklarını kendi bayiileri olan yükleniciye yöneltebilecekleri açıktır. Davalıların, dava dışı yüklenici ile olan anlaşmasından dolayı taşınmazlarda yaptıkları imalat harici satıştan değil, yüklenici ile yapılan eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Arsa maliki olan davacı ile davalılar arasında herhangi bir hukuki ilişki ve anlaşma sözkonusu olmadığına, dava dışı yükleniciden haricen satın aldıkları ve iyileştirme yaptıklarına ilişkin savunmalarını ancak akidine yani yükleniciye yöneltebileceklerine göre davalılar yararına TMK'nun 994. maddesinin uygulaması da mümkün değildir. Ayrıca; yüklenici edimini yerine getirmediğine göre davalıların arsa malikinden talepte bulunmaya hakları yoktur. Arsa maliki ile yüklenici arasında görülen dava sonucu verilen karar nedeniyle davalıların yükleniciye halef olması mümkün değildir. Yüklenicinin yaptığı imalat ve iyileştirmelerden doğan bir hakkı varsa bile o hakkını da davalılara temlik etmiş değildir. Açıklanan bu olgular karşısında Samsun Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2008/296 Esas sayılı davasında, davaya konu edilmeyen ve hüküm altına alınmayan iyileştirmeleri var ise sebepsiz zenginleşme nedeniyle ayrı bir davaya konu edilebileceği de kuşkusuzdur. Bu durumda elatmanın önlenmesi isteğinin koşula bağlanması doğru değildir.Hal böyle olunca; yukarıda özetlenen ilkeler uyarınca kayda üstünlük tanınarak Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına değer verilerek mutlak surette elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı HMK'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla ) 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 2.7.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.