Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8258 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6752 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: PAZARCIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 16/09/2009NUMARASI: 2002/245-2009/812Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kadastroca tespit harici bırakılan 90.500 m² lik taşınmazın mirasbırakanlarından intikal eden tapuların kapsamında kaldığını, uzun yıllardırda kullanımlarında bulunduğunu, hazinenin taşınmazı 3.kişileri kiraya verdiğini ileri sürerek tescil ve elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişmeli taşınmazın davacıların dayandığı tapu kapsamında bulunduğu, uzun yıllardır davacıların kullanımında olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, kadastroca tespit harici bırakılan taşınmazın tapuya dayalı olarak tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu taşınmazın 1962 yılında yapılan kadastor çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığı itirazı üzerine 1964 yılında tapuya dayalı olarak kişiler adına tescilinin yapıldığı, hazinenin tapulama mahkemesine yaptığı tespite itiraz üzerine yapılan yargılama sonucu taşınmazın tapu kapsamında kaldığı ancak ikinci kadastro işleminin yasalara uygun olmadığı belirlenmek suretiyle ilk tespit gibi tescil harici bırakıldığı, davacıların da tespite itiraz dosyasında (1980/28 E) tapu kapsamının belilendiğini ayrıca zaman içinde hazinen taşınmazı kiralama girişimleri üzerine açılan elatmanın önlenmesi davalılarında (1986/312E) taşınmazın tapuları kapsamında olduğunun benimsendiğini ileri sürerek adlarına tescili istemi ile eldeki davayı açtıkları anlaşılmıştır. Gerçekten de çekişmeli yerin davacı tarafın tutunduğu tapu kapsamında olduğu dosya kapsamı ile sabittir.Ne var ki, dayanak tapu kaydındaki E.K.mirasçısı ve aynı zamanda kendi payıda bulunan Hasan Fehmi Kadıoğlu'nun 1978 yılında öldüğü ve kişinin mirasçılarının eldeki davada taraf omadıkları görülmektedir. Bu durumda E.K.nun terekesi TMK 701 ila 703 maddelerinde öngörülen elbirliği mülkiyetine tabi olduğu tartışmasızdır. Çekişmeli taşınmazın kadastroca tespit dışı bırakıldığı ve bu yerin tapuya dayalı olarak tescili istenildiği gözetildiğinde, tüm mirasçıların birlikte hareket etmelerinin gerektiği de açıktır.Diğer taraftan, TMK'nun kabul ettiği dolu pafta sistemi gereğincede bir kısım payların kişiler adına sicile tescili yoluyla kayda geçirilirken dava dışı kişilere ait payların kadastro harici bırakılması da tapu tekniği ve tapunun tutulması prensiplerine aykırılık teşkil edeceği açıktır.Hal böyle olunca isteğin içeriği ve taşınmazın niteliği gereğince, dayanak tapu kayıt malikleri arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğu gözetilerek, dava dışı mirasçılarında davada yer almaları temin edilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalı Hazine vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.