Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8235 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5250 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : TURGUTLU SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/12/2012NUMARASI : 2012/1205-2012/1569Yanlar arasında görülen tapu kayıt düzeltimi davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının miras bırakan babasına ait 635 parsel sayılı taşınmaz kaydında yanlışlıkla soyadının “K.” yazıldığını, aslında babasının soyadının “B. olduğunu ileri sürerek, tapu kaydındaki yanlışlığın nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesi isteğiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmeleri ile mümkündür.Tarafların davada yer almaları, dava ile ilgili işlemleri öğrenmeleri ve kendilerine tanınan hakları kullanmaları usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.Taraflara tebligat yapılması 6100 sayılı HMK 27. (1086 sayılı HUMK.’nun 73.) maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan yargılama ilkelerinden Hukuki Dinlenme H. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İ.H..Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Mahkeme, kural olarak tarafların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez.Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi kural olarak mümkün değildir.Öncelikle yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi asıldır.Somut olayda, davalı Tapu Müdürlüğü adına çıkartılan davetiyenin, 28.12.2012 tarihinde tebliğ edildiği, 26.12.2012 tarihli 1.oturumda ise davalının yokluğunda davanın karara bağlandığı açıktır. Hal böyle olunca, taraf teşkilinin sağlanması, bundan sonra yanların gösterecekleri delillerin eksiksiz olarak toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının savunma hakkının kısıtlanması suretiyle yargılamanın yapılması ve yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.Davalı vekilinin, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 21.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.