Taraflar arasında birleştirilerek görülen davalarda; Davacı, kayden davalılara ait bulunan taşınmazların dayanak kayıtlarının gayri sabit sınırlı olduğunu, miktarıyla geçerli bulunduğunu, taşınmazların etrafında kayıp yitik kişilerden kalma yolun olduğunu ileri sürerek miktar fazlasının iptali ve Hazine adına tescil isteğinde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, 18 ve 7 parseller yönünden isteğin tazminata çevrildiği ve davalıların tazminatı kabul ettikleri gerekçesiyle bu parseller yönünden davanın kabulüne diğer parseller yönünden kesin hüküm nedeniyle davaların reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, 7 ve 18 parseller dışındaki taşınmazlar yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; temyize konu 3, 14, 17, 22, 41, 45, 54, 79, 82, 88 ve 94 parsel sayılı taşınmazların genel kadastroda tapu ve vergi kayıtlarının uygulaması suretiyle davalılar adına tespit edildiği, bu tespite karşı Hazine tarafından aynı yer kadastro mahkemesinde açılan davalarda, çekişmeli bu parseller yönünden o tarihte yürürlükte bulunan 766. Sayılı Yasanın 60/3.maddesi uyarınca tespite itiraz edilmemiş sayılmasına karar verildiği anılan kararların kesinleştiği anlaşılmaktadır. Kadastro Mahkemesinin değinilen yasa hükmüne dayalı kararlarının işin esasına ilişkin bulunmaması nedeniyle kesin hüküm oluşturmayacağı kuşkusuzdur. Diğer taraftan Hazine, eldeki davada, tapuya dayanması dışında, parsellere uygulanan davalı kayıtları yönünden miktar fazlası bulunduğunu ileri sürmüş fazla yönünden de istekte bulunmuştur. Mahkemece bu sebepler yönünden yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, işin esasına girilerek taraf delillerinin toplanması, dava ve tespit dayanağı kayıtların yerine uygulanması ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.7.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.