Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8230 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6481 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : AKSARAY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/12/2012NUMARASI : 2012/191-2012/541Yanlar arasında görülen tapu iptali, tescil ve alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan İ.in kayden maliki olduğu 463 parsel sayılı taşınmazı 28.05.1993 tarihinde davalı oğlu İ.e 3.000.000.-TL satış bedeli ile devrettiği, 31.12.2011 tarihinde öldüğü, davacıların ve davalının miras bırakanın çocukları olduğu anlaşılmaktadır.1- Hemen belirtilmelidir ki; dava konusu 463 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan tarafından davalıya yapılan temliki tasarrufun, diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve benimsenmek, özellikle usulüne uygun kabul beyanı olmadığı saptanmak suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı'nın bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün bu kısmının ONANMASINA,2- Ne var ki; miras bırakan tarafından 28.05.1993 tarihinde yapılan temlik sırasında taşınmaz üzerinde sadece miras bırakanın yaptığı 40-50 yaşlarında eski bir ev bulunduğu ve taşınmazı bu hali ile temlik ettiği, daha sonra 08.11.2012 tarihli bilirkişi raporundan da açıkça anlaşılacağı üzere, 1993 tarihinden sonra davalı tarafından yapılmış yeni bir ev bulunduğu, bu durumda miras bırakan tarafından muvazaalı olarak temlik edildiği iddiasıyla dava konusu edilen taşınmazın değerinin, zemin ve eski ev değerinin toplamından ibaret olduğu, davalı İsmail tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın zemin değeri ile davalıya ait olduğu anlaşılan taşınmaz üzerindeki yapı değerinin ayrı ayrı belirlenmiş olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; mahkemece, zemin değeri ile eski ve yeni yapılan her iki yapı değerinin toplamı dava değeri olarak kabul edilip harç ve yargılama giderlerinin bu değer üzerinden hesaplanmış olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları bu nedenle doğrudur. Kabulü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.