Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8225 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 5351 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: İZMİR 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 19/12/2011NUMARASI: 2011/344-2011/539Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, elatmanın önlenmesi davasının reddine,ecrimisil isteminin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, elatmanın önlenmesi davasının reddine, ecrimisil isteminin kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 11162 ada 2 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucu oluştuğu ve paylı mülkiyet üzere olduğu, davacıların ve dava dışı Ö. ve Ö. Ş.ile E. G.’in miras bırakanı olan F. G.’in 3. kişilerle birlikte kayden paydaş bulunduğu, F.’nın davacılar dışındaki adı geçen mirasçılarının hisseleri üzerinde davalı lehine satış vaadi şerhleri olup, 1615 ada 5 sayılı parsel hakkında noterde düzenlenen gayrımenkul satış vaadi sözleşmelerinin de dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; eldeki dava, dava dilekçesinde değer gösterilmeksizin maktu harç yatırılmak suretiyle Sulh Hukuk Mahkemesi’ne açılmış ve orada verilen kararın Yüksek 14. Hukuk Dairesi tarafından “gayrımenkul satış vadi sözleşmesinde belirtilen değere göre görevsizlik kararı verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulması üzerine, Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi ve süresinde başvuru ile yenilenmesi sonucu Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmüş olup, yargılama sırasında elatmanın önlenmesi isteği bakımından dava tarihi itibariyle çekişmeli yerin değeri belirlenerek noksan harç tamamlatılmamıştır.Oysa, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK'nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur. Başka bir ifade ile, elatmanın önlenmesi davaları Harçlar Yasasının 16. maddesi uyarınca nispi harca tabi olup, harç ikmali yapılmadan davanın sürdürülmesi olanaksızdır.Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30.ve 32.maddelerinde hükme bağlamıştır.Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesi isteği bakımından dava değeri belirlenerek harç ikmalinin sağlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Kabule göre de, Türk Medeni Kanununun 702/4. maddesine yanlış anlam verilerek, elbirliği mülkiyetinde ortaklardan her birinin ortaklığın haklarını koruma amaçlı elatmanın önlenmesi davası açabileceği halde, “davacıların kendi paylarına yönelik istemde bulundukları ve böyle bir davada tüm ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine temsilci atanması suretiyle taşınmazın tamamı hakkında hüküm kurulamayacağı” şeklindeki gerekçeyle, elatmanın önlenmesi davasının reddine hükmedilmesi de isabetsizdir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.6.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.