Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8219 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5374 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : KADIKÖY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/04/2009NUMARASI : 2007/391-2009/157Taraflar arasında görülen davada;Davacı, vasisi, davacının kayden maliki olduğu 504 ada 26 parsel 5 nolu dairesinin vekil tayin ettiği M.tarafından 4.11.1998 tarihinde H. A.'a "satış " şeklinde temlik edildiğini, bilahare el değiştirilerek en son 22.11.2000 tarihinde davalıya intikal ettirildiğini, ancak davacının vekaletname düzenlendiği tarihte hukuki ehliyetinin bulunmadığının Adli Tp Kurumu raporuyla saptandığını ve H.'dan itibaren tüm maliklerin el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerini ileri sürüp; tapu iptali ve tescil istemiş; yargılama sırasında dava konusu taşınmazın temliki nedeniyle HUMK'nun 186.maddesi gereğince temlik olan K.in kötüniyetli olduğunu belirterek, ona karşı tapu iptal ve tescil davası olarak davaya devam ettiklerini bildirmiştir.Davalı H., iddiaların doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuş; davaya dahil edilen davalı K. davaya yanıt vermemiştir.Mahkemece, davalı H.yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı K. yönünden ise, kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.1.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat K.A. ile temyiz edilen dahili davalı vekili Avukat İ. K.geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı vekili Avukat gelmedi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davalı H. yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı Kadir yönünden ise kötüniyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; çekişme konusu 504 ada 26 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümün; davacı tarafından verilen 22.10.1998 tarihli vekaletnameye istinaden vekili eliyle dava dışı H. A.a 4.11.1998 tarihinde;H.'ın da dava dışı N.T.'a 2.10.2000 tarihinde ve onunda davalı H.Ö.'ya 22.11.2000 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği; davalı H.'nin de yargılama sırasında çekişme konusu taşınmazı 14.6.2005 tarihinde dahili davalı K. D.'e satış yoluyla devrettiği; davacının vekaletnamenin düzenlendiği 22.10.1998 tarihinde hukuki ehliyetine haiz olmadığının Adli Tıp Kurumu Raporu ile saptandığı, davacının Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.2.2002 günlü,2000/1135 esas sayılı kararıyla vesayet altına alındığı, kızı Ö.'in kendisine vasi olarak atandığı ve vasiye dava açmaya izin verildiği sabittir.O halde, vekalet tarihinde davacının hukuki tasarruf yetkisinin bulunmadığı belgelendiğine göre, ilk el durumunda bulunan H.'ın ediniminin korunamayacağı açıktır.Taşınmazı satış suretiyle edinen sonraki eller yönünden ise, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırma sonucunda toplanan deliller, eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen akit tablosu ve önceden elde edilen deliller birlikte değerlendirildiğinde; Isparta ilinde halı ticareti işiyle uğraşan ikinci ve üçüncü el durumundaki dava dışı N. ve Hilmi'nin iyiniyetli olmadıkları, bu hususun Mahkemeninde kabulünde olduğu, yargılama sırasında taşınmazı davalı H.'den satış yoluyla edinen davalı K.'inde, davalı H. ile aynı yer ( Isparta ili Eğirdir ilçesi Ağa köyü) nüfusuna kayıtlı bulundukları, taşınmazda davacının ailesinin davanın açıldığı 5.9.2003 tarihi ve öncesinden beri oturmalarına karşın taşınmazı satış yoluyla edindiği 14.6.2005 tarihinden bu güne kadar uzunca bir süre geçmesine rağmen taşınmazı boşaltmaları için hukuki bir girişimde bulunmadığı, taşınmazı satın aldığı tarihte gidip görmediği, taşınmazın satış bedelini ödediği yönündeki savunmasının somut dellilerle kanıtlanamadığı, tanık anlatımlarına görede, çekişme konusu taşınmazın ihtilaflı olduğunun alıcı konumundaki kişilere bildirildiği gözetildiğinde, ilk elden sonraki tüm ellerin Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları, anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca; ilk el durumundaki H.adına tescilin yolsuz olduğu, ilk elden sonra gelen ellerin ise iyiniyetli olmadıkları TMK' 1023. Maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacakları gözetilerek, son kayıt maliki davalı K. D. hakkındaki tapu iptal ve tescil davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken,delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacı tarafın temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin hacrın temyiz edene geri verilmesine,14.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.