Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8194 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6658 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ: HAVSA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 24/03/2010NUMARASI: 2007/178-2010/67Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden paydaş oldukları 229 ada 27 ve 72 parseller ile 251 ada 9 parsel sayılı taşınmazlarını davalıların miras bırakanına kiraladığını, murisin ölümünden sonra ihtarnameye rağmen davalıların kullanıma devam ettiklerini ileri sürerek paya yönelik elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştirDavalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece; “...yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı” gerekçesi ile bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, icar bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm sadece davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle hükmüne uyulan bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanmak suretiyle izlenmesi gereken yol açıkça belli edilmiş olup, mahkemece yapılan araştırma sonunda çekişmeli 9 parsel sayılı taşınmaz bakımından tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçimi oluştuğu, davacının kullanımına bırakılan bölümün davalılar tarafından kullanıldığı, 26 ve 72 parsellerde fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, davacının kullanabileceği bir bölümünde olmadığı, ancak yargılama aşamasında davalıların kullanımlarına son verdikleri saptanmıştır.Her ne kadar davacı, davalıların murisi ile sözlü kira ilişkisi kurulduğunu iddia etmiş ise de; muris ölmekle kira ilişkisi sona erdiği gibi 26 ve 72 parsellerde fiili kullanma biçimi oluşmadığından yapıldığı iddia edilen kira sözleşmesinde pay ve paydaş çoğunluğu sağlanamadığından geçerli olduğu söylenemez. Esasen, davalıların murisi tarafından eldeki davacı aleyhine aynı taşınmazlarla ilgili olarak harici satın almaya dayalı tapu iptal ve tescil istekli açtığı davanın kanıtlanamaması nedeniyle reddedilip, derecattan geçerek kesinleşmiştir. Öte yandan davacı, davalıların murisinin ölümünden sonra noterde düzenlenen ihtarname ile müdahaleye son verilmesini de istemiştir. Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi isteği bakımından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava açılmasına davalı tarafın sebebiyet vermesi nedeniyle yargılama giderlerinden davalıların sorumlu tutulmasına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, mahkemece kira bedeli adı altında bir bedele hükmedilmesi doğru değilse de temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.