Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8178 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20547 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : DÜZCE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/07/2013NUMARASI : 2010/322-2013/430Taraflar arasında görülen aktin iptali ile tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği değerden reddedildi. Gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava,muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı aktin iptali ile tapu iptali ve muris adına tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkindir. Mahkemece,aktin iptali ile tapu iptali ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan R.G.22/40 oranında paydaş olduğu 244 ada 30 parsel sayılı taşınmazdaki payını gelini (oğlu K.G. eşi) olan davalıya 28.08.2000 tarihli noter senedine istinaden ölünceye kadar bakma akti ile devrettiği ve 29.08.2000 tarihinde de davalı adına tescil edildiği,parselin 01.08.2001 tarihli ifraz ve taksim işlemi neticesinde 244 ada 54 parselin 22/40 hissesi ile 244 ada 56 parselin davalı adına tescil edildiği,244 ada 54 parselin 18/40 hissesi ile 244 ada 55 parselin ise dava dışı S.A.adına tescil edildiği, 25.11.2002 tarihinde davalının 244 ada 55 parseli S. satış suretiyle devraldığı buna karşın davalının da 244 ada 54 parseldeki payını Semiha'ya devrettiği,miras bırakanın 07.04.2007 tarihinde ölümü ile geride davacı ile dava dışı çocukları Kerim,Sebiha,Meliha ve Semiha'nın mirasçı olarak kaldığı,davacının miras bırakanın yapmış olduğu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek terekeye döndürme isteği ile eldeki davayı açtığı,yargılama sırasında tereke adına açılan bu davanın mirasçılardan biri tarafından takibinin olanaksızlığı düşünülerek terekeye temsilci atandığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388., 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 1086 sayılı HUMK'nn 389., yine 6100 sayılı HMK.'nun 298. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.Ne var ki, uygulamada 1086 sayılı HUMK'nun 381. maddesinin son fıkrası ve 6100 sayılı HMK'nun 294.maddesinin 4. fıkrasının verdiği imkandan yararlanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılabilmektedir.İşte bu gibi hallerde, daha sonra yazılan gerekçeli kararın, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin, artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.'nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Somut olayda; kısa kararda "1-Davacı tarafça açılan davanın kabulüne, Düzce 3. Noterliğinin 28/08/2000 tarih, 15657 yevmiye nolu ölünceye kadar bakım sözleşmesinin iptaline,2- Düzce İli, Çay Mahallesi, 244 Ada, 55 Parsel sayılı taşınmaz ile 244 Ada, 56 Parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile muris R. G. adına tapuya tesciline,” denildiği halde gerekçeli kararda "1-Davacı tarafça açılan davanın kabulüne, Düzce 3. Noterliğinin 28/08/2000 tarih, 15657 yevmiye nolu ölünceye kadar bakım sözleşmesinin iptaline,2- ... İli,Ç.Mahallesi, 244 Ada,55 Parsel sayılı taşınmazın 144,53 m2 lik kısmı ile 244 Ada, 56 Parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile muris R. G. adına tapuya tesciline, "denilmek suretiyle değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. 10.04.1992 tarihli 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı ile kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı;bozmadan sonra yerel mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile karar verebileceği öngörülmüştür. Kabule göre de; tereke adına (Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca) temsilci atandığına göre,davanın sürdürülmesinin onun veya vekil kıldığı avukatı huzuru ile gerçekleştirileceği tartışmasızdır.Somut olayda,tereke temsilcisi F.. A.. 06.12.2012 tarihli oturuma katılmış, açılan davaya bir diyeceğinin olmadığını bildirmiş, sonrasında bir bildirimde bulunmadıgı gibi takip eden oturumlara da katılmamıştır.Tereke temsilcisi tarafından açılan davaların onun tarafından takip ve sonuçlandırılması asıldır. Bu şekilde açılan davada mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkileri ortadan kalkar.Dava, yukarıda açıklanan oturumdan itibaren tereke temsilcisi tarafından takip edilmediğine göre takipsiz bırakılan süre de gözetilerek 6100 sayılı HMK. nun 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması da isabetsizdir. Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.