Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 816 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16526 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2012/5-2013/342Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 1943 doğumlu mirasbırakanın 27 ada 357 sayılı parseldeki 8 numaralı bağımsız bölümünü 26.04.2011 tarihinde davalı eşi Yeter'e satış suretiyle temlik ettiği, 30.12.2011 tarihinde öldüğü, yasal mirasçı olarak ilk eşinden olma davacı çocukları ile 1.7.2008 tarihinde evlendiği ikinci eşi olan 1961 doğumlu davalının kaldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.somut olaya gelince; mirasbırakanın mal satmaya ve paraya ihtiyacının olmadığı, taşınmazın gerçek bedeli ile akit bedeli arasında fark bulunduğu açıktır. Ancak; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, genellikle 2.evliliklerde ve genç bir kadınla evlenilmesi halinde, evlenilen eşe taşınmaz verilmesi, yurdumuzun bir gerçeğidir. Nitekim somut olayda miras bırakanın davalı ile evlenmeyi sağlamak amacı ile taşınmazı temlik ettiği açıktır. 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla esasen bağışlamak isterken, tapu memuru önünde iradesini satış şeklinde açıklaması halinde uygulanabileceği kuşkusuzdur. Bu halde mirasbırakanın mal kaçırmayı amaçladığından söz etme olanağı yoktur. Bedeller arasındaki aşırı oransızlıkta tek başına muvazaanın kanıtı değildir.Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.