Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8142 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6837 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: KANDIRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 11/03/2010NUMARASI: 2009/371-2010/125Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacılar, ortak mirasbırakan H.İ. A. ‘ın kayden malik olduğu 121 ada, 2 parsel sayılı taşınmazı oğlu olan davalı C. A.’a, 121 ada, 3 parsel sayılı taşınmazı da diğer oğlu A. A.a satış yoluyla temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, satış gibi gösterildiğini, gerçekte bağış yapıldığını belirterek tapu kaydının miras payı oranında iptal tescile karar verilmesini istemiştir.Davalı C. A.Fransa’da işçi olarak çalıştığını, murise düzenli her ay para gönderdiğini, taşınmazın bedelini kendisinin ödediğini ancak babası adına tescil edildiğini, yurda döndüğünde de babasının aralarındaki anlaşmaya göre taşınmazı devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı A. A. murise ve eşine ölünceye kadar baktığını, birlikte yaşadıklarını, iradesine uygun taşınmazı temlik ettiğini, berdelini ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; asıl ve birleşen davalarda davacılar S. A. O. A. ve A.A. tarafından açılan davanın HUMK’nun 409. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, davalı A.A.’a yapılan temlikin muvazaalı olduğu kanaatiyle davanın kabulüne, C.A.aleyhine açılan davada muvazaanın kanıtlanamadığından reddine karar verilmiştir.Karar, bir kısım davacılar ve davalı A. A. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava ve birleşen dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece; asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, davacılardan ölü C. A. mirasçıları bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Dosya içeriğine, toplanan delillere göre; miras bırakanın davalı A.A.’a yaptığı temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu mahkemece belirlenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Birleşen davalı A.A.ın temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacıların temyizine gelince; davalı C. A. taşınmazın miras bırakan tarafından kendisinin Avrupa’da işçi olarak çalıştığı dönem ve oradan gönderdiği paralarla taşınmazı satın aldığını savunmuştur. Bu tür bir savunmanın dinlenebilmesi, inançlı işlem niteliğinde bulunması nedeniyle 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yazılı delil gerektirir. Eldeki davada bu tür bir delil sunulmadığı gibi dava konusu taşınmazın 3. kişiden satın alınarak miras bırakan adına tescil edildiği 24/05/1967 tarihinde, davalı C.A. henüz 17 -18 yaşlarındadır. Ayrıca mirasbırakana bu temlikten 13-14 yıl sonra 1980 yıllarında aile bütçesine katkı olarak değerlendirilebilecek miktarda paralar gönderdiği, bu bedellerin taşınmazın satış bedeli olarak kabulünün mümkün olmadığı açıktır. Bu durumda davada dinlenen tanıkların beyanları da gözetildiğinde miras bırakanın temlikteki amacının mirasçıdan mal kaçırma ve muvazaalı işlem yapmak olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru değildir. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.