Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8139 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 7032 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: ERDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 15/12/2009NUMARASI: 2006/130-2009/324Taraflar arasında görülen davada; Davacı kayyum, akıl hastalığı nedeniyle vesayet altına alınan İ.A.’nin kayden malik olduğu 141 ada, 7 parsel sayılı taşınmazdaki ¼ payını satış yoluyla davalı M.A.’ye temlik ettiği tarihte hukuki ehliyetinin olmadığını, davalının fikir ve işbirliği içinde olduğu diğer davalıya devrettiğini, tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek payın iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamalarda kısıtlının ölmesi üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, bedeli karşılığında gerçek satış yapıldığını, temlik tarihinde davacının hukuki ehliyetinin olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece; temlik tarihinde kısıtlının hukuki ehliyetinin olmadığının Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinin kurul raporu ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, temlike konu payın iptali ile kısıtlının mirasçıları adına payları oranında tesciline karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava; ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; eldeki davanın, davacının kısıtlı olması nedeniyle kayyım tarafından açıldığı, yargılama sırasında davacının öldüğü, mirasçılarının davaya katıldığı, diğer yandan taşınmazın bizzat kısıtlı tarafından 03.12.1996 tarihinde kardeşi davalı M. A’ye satış yoluyla temlik edildiği, M.tarafından da tanık beyanlarına göre yakın arkadaşı olan diğer davalı Mustafa Yumanus’a 08/05/2001’ de tapuda devredildiği, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun 09/09/2009 tarihli raporu ile davacının temlik tarihi itibariyle hukuksal ehliyetten yoksun bulunduğunun belirlendiği görülmektedir.Bu durumda mahkemece; yukarıda özetlenen olgular değerlendirilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı M.’nın öteki, davacıların ise vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak davacının ölümü ile mirasçı konumuna giren davalı M.çekişmeli taşınmazın adına temlikini sağlamış ve sonradan diğer davalıya aktarmıştır. Öyleyse davalı M.’in yakın arkadaşı ve dükkân komşusu olan diğer davalı M. ile fikir ve elbirliği içerisinde M.’ya temlikini sağladığı anlaşıldığına göre davalı M.’in sözü edilen kötüniyetli davranışından yararlanması, TMK’nun 3. maddesinde ifadesini bulan iyiniyet kuralına aykırı düşer. O halde M.’e isabet eden miras payının davalı üzerinde bırakılması gerekirken iptali ile M. A.adına tesciline karar verilmesi doğru değildir.Hal böyle olunca; davada, davacıların miras payları oranında iptal ve tescili ile yetinilmesi gerekirken, davalı M. yararına da kabul biçiminde hüküm kurulması doğru değildir.Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.