Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8136 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3279 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: KARATAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 17/02/2009NUMARASI: 2007/261-2009/38Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalı Tapu Sicil Müdürlüğü vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.5.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat M.. Ü. ile diğer temyiz eden davalı Tapu Sicil Müdürlüğü vekili Avukat S..S..geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalı U.A.., davalı Y.A.., davalı C..A.ve temyiz edilen davalılar Z.A..vd. vekili Avukat ile diğer davalılar gelmediler yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava ve birleşen davalar, tapu iptal tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarına dayalı olarak 21.04.1969 yılında kadastro tespitinin yapıldığı, Kadastro Mahkemesinin 20.06.2005 tarihli ve 2005/1-3 E-K. Sayılı kararı ile tespite yapılan itirazın reddi ile taşınmazların tespit gibi tesciline karar verildiği ve bu kararın 15.11.2006 tarihinde kesinleşerek taşınmazların tespit malikleri adına tesçil edildiği, davacıların taşınmazları Kadastro Mahkemesindeki yargılamanın devamı sırasında itirazlı olarak satın aldıklarını ve Kadastro Kanunun 40/2. maddesi uyarınca taşınmazların adlarına tescili gerektiğini ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; Kadastro Kanununu 40/2. maddesinde; “Kadastro tespiti kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası adına yapılmış ve kesinleşmemiş ise, kadastro sonucunu beklemeleri, ilgililere tebliğ olunur; ancak ilgililer kadastro sonunda hasıl olacak kesin durumu kabul edeceklerini noterde düzenlenmiş bir belge ile veya tapu sicil müdürü huzurunda tespit olunacak ifadeleri ile beyan ederek, aktin veya tescilin yapılmasını isterlerse, bu işlemler tapu sicil müdürlüğünde yapılır ve keyfiyet derhal kadastro müdürlüğüne, dava açılmış ise kadastro mahkemesine bildirilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan hüküm uyarınca koşullarının bulunması halinde tespitten sonraki temliklere değer verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Öncelikle; kadastro tespitine esas tapu kayıtlarının tüm tedavüllerini gösterir ve denetimi kabil şekilde temini, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının geldi ve gitti kayıtlarının eksiksiz getirtilmesi, bu arada dayanak tapu kayıtlarında tahrifat iddiası üzerinde durulması, tahrifat olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, tespite dayanak tapu kayıtlarının hangileri olduğunun tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, gerektiğinde mahallinde 3 kişilik bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak, denetime elverişli olarak rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacılar ve davalı Tapu Sicil Müdürlüğü'nün temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraf vekilleri için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 21.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.