MAHKEMESİ : MİLAS 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/05/2012NUMARASI : 2010/89-2012/293Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.05.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı H..K..davalı M..K..ile temyiz edilenler vekili Avukat İ..K. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekil ve asillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacıların miras bırakanı F..nin 28.12.2009 tarihinde öldüğü, çekişme konusu 7 parsel sayılı taşınmazdaki 2 numaralı bağımsız bölümün, 1/2 paylarla miras bırakan F..ve eşi F.. adlarına kayıtlı iken, miras bırakan F.nin adına kayıtlı 1/2 payı, 21.08.2009 tarihinde Ölünceye Kadar Bakma Akti ile davalılardan M.e temlik edildiği, taşınmazın diğer paydaşı.nin ölümü ile maliki olduğu 1/2 payın, mirasçıları olan miras bırakan F.ve davalılardan kızı H..ye 22.12.2009 tarihinde intikalen tescil ettiği, miras bırakan F..'nin ikinci eşi.den kendisine intikal eden taşınmazdaki 1/8 payını da 25.12.2009 tarihinde davalılardan H..'ye yine Ölünceye Kadar Bakma Akti ile temlik ettiği, bu şekilde davalıların taşınmazda 1/ 2 paylarla malik hale geldikleri, miras bırakanın ilk eşinden olma çocukları olan davacıların anılan temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasıyla eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.511 ( 6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m. 611)). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (B.K.m.5l4 (6098 sayılı Türk Borçlar yasasının m614)).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (B.K.m.l8 (6098 sayılı Türk Borçlar yasasının m. 19)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Somut olay yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakan F..sağlığında davalıların baktığı, ihtiyaçlarını karşılandığı, miras bırakan tarafından sağlığında bakılmadığı iddiasının ileri sürülmediği, esasen böyle bir iddianın mirasçılar tarafından ileri sürülemeyeceği, temliklerin bakım ihtiyacı nedeniyle gerçekleştirildiği, mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. a. Öte yandan, kabule göre de, davalı H..adına kayıtlı paydan 3/8 payın miras bırakan F..den intikal etmediği halde kabul kapsamına alınmış olması da doğru değildir. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirne ile kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Davalıların temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.