Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8119 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6938 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : KAHRAMANMARAŞ SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/05/2012NUMARASI : 2010/2822-2012/845Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, haksız bir müdahaledenin söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 37 parsel sayılı taşınmazda H... M..kızı G..isimli bir paydaşın bulunduğu, davacının ise M..kızı G..Ç...olup taşınmazda bu isimde bir paydaşın bulunmadığı anlaşılmaktadır.Somut olayda, davacı ile dava konusu taşınmazda paydaş olan G...'nün aynı kişiler olup olmadığı belirli değildir. Doğrudan mülkiyet hakkını ilgilendiren el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davalarında dava hakkı, mutlak biçimde mülkiyet hakkı sahibine ait olduğuna göre, mülkiyet hakkı sahibi olmayan kişinin taraf sıfatı (aktif husumet ehliyeti) bulunmadığının kabulü gerekir. Davadaki istek gözetildiğinde, öncelikle davacının taraf sıfatı bulunup bulunmadığı hususundaki tereddütün giderilmesi başka bir deyişle davacının taşınmazda kayda dayalı bir hakkının bulunup bulunmadığının öncelikle belirlenmesi gerekmektedir.Bu durumda, davacının eldeki davada taraf sıfatının belirlenmesi açısından, tapu kaydında davacının kimlik bilgileri yanlış yazılmışsa davacıya tapu kaydında düzeltim davası açması için önel verilmesi, verilen süre içerisinde dava açılması halinde dava sonucunun eldeki dava yönünden bekletici mesele yapılması, davacının paydaş olduğunun belirlenmesi halinde işin esasının araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar gözardı edilerek karar verilmiş olması doğru değildir.Öte yandan el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekli eldeki davanın 7.230.00-TL harca esas değer bildirilerek ve bu miktar üzerinden harçlandırılarak açıldığı, başlangıçta el atmanın önlenmesi yönünden harç yatırılmadığı gibi yapılan keşif sonucu tecavüzlü kısmın değeri belirlendiği halde harcın ikmal ettirilmediği ve dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden davanın sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK'nun 413 (6100 sayılı HMK'nun hükümleri) ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değerinden ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 Sayılı Kanunun 32.maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış 30.madde hükmünde de " ... muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. HUMK'nun 409.maddesinde (6100 sayılı Yasanın 150. maddesi) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır." düzenlemesine yer verilmiştir. Hal böyle olunca; öncelikle davacının taraf sıfatına ilişkin tereddütlerin giderilmesi ve el atılan yerin keşfen saptanan değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu gereklilikler yerine getirildikten sonra davaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekirken, anılan hususlar gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulması yerinde değildir. Davacının temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı yasanın geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı yasanın 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.