Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8032 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 6923 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: ŞİŞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 10/11/2010NUMARASI: 2009/511-2010/575Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden malik olduğu 17 parsel sayılı taşınmazını davalının işgal ederek kullanımına engel olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve manevi tazminata karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ecrimisil isteği yönünden dava dilekçesini ıslah etmiştir. Davalı, çekişme konusu yerin evveliyatta miras bırakan babası M. E. adına kayıtlı 131 parsel numaralı taşınmaz olduğunu, tecavüzün imar uygulaması sonucu oluştuğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kayden davacıya ait taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmadan ağaç ve çiçek dikmek sureti ile elattığı gerekçesi ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinin kabulüne, manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü: Dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve manevi tazminat isteklerine ilişkindir.Mahkemece; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinin kabulüne, manevi tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir. Davacı, dilekçesinde elatmanın önlenmesi isteğinin yanısıra 500.-TL ecrimisil, 500.-TL manevi tazminat talep ettiğini bildirdiği, dava tarihinde toplam 1.000.-TL değer üzerinden harç alındığı, yargılama sırasında ecrimisil talebi yönünden dava dilekçesini ıslah ederek, ıslah edilen değer üzerinden harcı tamamladığı, görevsiz mahkemede alınan bilirkişi raporunda dava tarihinde taşınmazın değerinin 11.000.-TL olduğu bildirildiği halde yargılamanın hiçbir aşamasında elatma isteği yönünden harcın alınmadığı görülmektedir.Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda HUMK.’nun 413 ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca; dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (04.03.1953 tarih, 10/2 sayılı İ.B.K ) ibaret olacağı kuşkusuzdur.Bilindiği üzere; 492 sayılı Harçlar Yasası, harcın alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. Anılan Yasasının 30. ve 32. maddelerinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı belirtilerek, hukuken ne gibi işlemlerin yapılması gerekeceği öngörülmüştür.Somut olayda; dava dilekçesinde elatıldığı iddia edilen yerle ilgili olarak davacı tarafından bir değer belirtilmediği, mahkemece elatılan yerin değeri keşfen belirlendiği halde harç ikmali yapılmaksızın bu istek bakımından da davanın kabul edildiği anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesi isteği bakımından keşfen belirlenen taşınmaz değeri üzerinden nispi tarifeye göre harcın ikmal edilmesi, ondan sonra davaya devam edilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının temyiz itirazları bu yönüyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'uun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yerolmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.