Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8023 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6724 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: YOZGAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 09/02/2010NUMARASI: 2008/398-2010/47Taraflar arasında görülen davada;Davacı, çekişme konusu taşınmazların miras bırakanı H.'a ait iken kadastro çalışmaları sırasında H.'ın oğlu olan davalıların murisi H. adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek payı oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.Davalılar, miras bırakanın taşınmazları bedeli karşılığında sattığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar ve dahili davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Davacı, çekişmeli taşınmazların miras bırakanı babası H.dan intikal ettiğini, ancak davalıların murisi olan kardeşi H.'ın kadastro sırasında 101 ada 55, 106 ada56,101 ada 209,106 ada 22,100 ada 19,111 ada 7, 112 ada 3, 109 ada 21, 109 ada 26, 105 ada 42 parsel numaraları ile adına tespit ve tescil ettirdiğini ileri sürüp, 1/7 miras payı oranında tapuların iptali ile adına tescil istemiş, bilahare 21 ve 22 nolu parsellerin 1/2 paydaşı olan M.Ö. davaya dahil edilmiş, daha sonra davacı 21 ve 22 nolu parseller hakkındaki davasından feragat etmiştir.Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece 21 ve 22 nolu parseller hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine, diğer taşınmazlar hakkındaki davanın ise, taşınmazların miras bırakan H.'a aitken,sağlığında erkek çocukları arasında paylaştırdığı, ölümünden sonra sorun çıkmasını engellemek ve kız evlatlarını mahrum etmek için erkek çocukları ile satış sözleşmeleri düzenlediği, bu sözleşmelerin gerçek olmadığı gerekçesiyle kabulüne karar verilmiştir.Çekişmeli tüm taşınmazların kadastroca senetsizden tespit edildiği, 21 ve 22 nolu parsellerin davalıların murisi H. ile M.adına, diğer tüm taşınmazların H. adına tescil edildiği kayden sabittir.Öte yandan davalı tarafından dosyaya miras bırakanın taşınmazlarını kendisine sattığına dair satış sözleşmeleri ibraz edilmiştir.1.4.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile " bir kimsenin ; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacı ile, gerçekte bağışlamak isteği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Yasasının 18. Maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu, gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine karar verilmiştir.Somut olayda, her ne kadar mahkemece murisin kız çocuklarından mal kaçırmak amacı ile satış sözleşmeleri düzenlediği hükme gerekçe yapılmış ise de, tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlar, taşınır mal niteliğinde olup, zilyetlikten ibaret olan hakkın devri suretiyle yapılan elden bağışlama sözleşmeleri hiçbir biçim koşuluna bağlı olmadığından ,gizlenerek yapılan bağışlama niteliğindeki tasarruf da geçerli olduğundan olayda muvazaadan ve 1.4.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanabilirliğinden sözetme olanağı yoktur.Ayrıca, tapusuz taşınmazlarda mülkiyetin taşınmazın teslimi ile geçeceği de tartışmasızdır.Bunun yanısıra özel hükümler gereği ayrık durumlar dışında kural olarak bir dava açıldıktan sonra " ıslah" yolu ile de olsa taraf değiştirilemez. Bir başka anlatımla bir kimseye dahili dava yolu ile taraf sıfatı verilemez.Hal böyle olunca, miras bırakan ile davalıların murisi arasında düzenlenen satış sözleşmelerinin irdelenmesi, çekişmeli taşınmazlara ait olup olmadığının belirlenmesi, tapusuz taşınmazların mülkiyetinin davalıların mülkiyetinin davalıların murisi H.'a geçip geçmediğinin açıklığa kavuşturulması, davada taraf sıfatını kazanmayan M. Ö.'ün yargılama gideri ve avukatlık parasından sorumlu tutulmaması gerekirken hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalılar ile M. Ö.'ün temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.