Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8022 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6311 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: DENİZLİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 28/09/2007NUMARASI: 2005/517-2007/330Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, mirasbırakanları İ.'in, çekişme konusu taşınmazlarını dava dışı mirasçı H.'in alacaklarından mal kaçırmak amacıyla bedelsiz olarak davalı oğluna temlik ettiğini, H. aleyhine açılan tazminat davaları sonucunda miras hakkının elinden alınması amacıyla muris tarafından bu işlemin gerçekleştirildiğini ileri sürerek payları oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacıların iddialarını kanıtlardıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava,tapu iptal ve tecsil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davacılar, dava dışı mirasçı H.'in alacaklılarından mal kaçırmak ve H. aleyhine açılan taşınmaz davaları sonucunda miras hakkının elinden alınmasını önlemek amacıyla miras bırakan tarafından bu işlemin yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişmeli,18 ve 396 parsel sayılı taşınmazların tarafların miras bırakanı İ. tarafından 30.10.1997 tarihinde davalıya satış suretiyle temlik edildiği, iddianın ileri sürülüş biçiminden ve içeriğinden davada taraf muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği ve 5.2..1947 tarih 20/6 Sayılı İnançları Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere bu tür iddiaların yazılı delil ile kanıtlanması zorunludur. Ne var ki, davacılar, İçtihadı Birleştirme Kararında öngörüldüğü anlamda iddialarını kanıtlar nitelikte bir yazılı delil ibraz etmiş değillerdir.Bir an için davacıların hile hukuksal nedenine dayalı olarak eldeki davayı açtıkları düşünülse bile miras bırakan temlikleri 30.10.1997 tarihinde gerçekleştirmiş, bilahare 1999 tarihinde ölmüş eldeki dava ise 9.9.2009 tarihinde açılmıştır. Bu durumda Borçlar Yasasının 31. Maddesindeki hak düşürücü sürenin geçtiği de açıktır.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'Nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 8.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.