Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7998 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 5026 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/03/2004NUMARASI : 2001/71-215Taraflar arasında görülen davada;Davacı, mirasbırakanları N....Ç...nin ..parsel sayılı taşınmazını kendisinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı kızı Ş..’ya intikalini sağlayabilmek için Ş...’nın yakın dostu Z..’e sattığını yeni öğrendiğini, murisin akit tarihinde rahatsız ve yaşlı olup akli melekelerinin de yerinde olmadığını, davalı Z..’in satın alma gücü bulunmadığını ileri sürüp tapu kaydının payı oranında iptali ile adına tescilini olmazsa mahfuz hissesine düşen miktarın tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın MK 513. maddesi uyarınca yasal 1 yıllık süre içinde açılmadığını, murisin akıl sağlığının yerinde olduğuna dair sağlık kurulu raporu bulunduğunu, murisin tedavi giderlerini karşılayabilmek için taşınmazını sattığını, rahatsızlığı nedeniyle murisin bir süre daha taşınmazda oturmasına izin verdiğini bildirip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, işlemin danışıklı olduğu gerekçesiyle davacının saklı payı oranında iptal ve tesciline karar verilmiştir.Karar, davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gere??i görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakanın maliki olduğu ..parsel sayılı taşınmazdaki payını vekil aracılığı ile 13.12.1999 tarihinde davalı Z....e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı, miras bırakanın Z.yapmış olduğu temlikin kızı Ş..a mal kaçırma amacıyla gerçekleştirildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince; davacı miras bırakanın ..eşi Ş..ise kızıdır.Davacı, miras bırakanın Z...yapmış olduğu temlikin kızına mal kaçırmak amacıyla yapıldığını bildirmiştir.Taşınmazdaki murisin payı temlik edilmesine karşın ölüm tarihine kadar miras bırakanın dava konusu yerde neden oturduğu yönünde bir araştırma yapılmadığı gibi mahkemece dinlenilen tanıklardan Z... ile Ş...a arasındaki sosyal ve beşeri ilişkide araştırılmamıştır.O halde, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde gerekli araştırma ve incelemenin yapılması soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu olduğu üzere eksik soruşturma ile karar verilmiş olması doğru değildir.Davalıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.7.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.