Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7994 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 5343 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: SİVEREK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 21/02/2006NUMARASI: 1987/264-88Taraflar arasında görülen davada;Davacı E.., ... tarih, .. ve . no’lu tapuları kapsamında kalan K... Köyü .. parsel ve İ.. K.. ...parsel sayılı taşınmazların tapulama çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığını, ..yılında yapılan tapulama işlemlerinin usulüne uygun yapılmaması nedeniyle kesinleşen mahkeme kararıyla geçersiz kılındığını ve karardan sonra yeni bir tapulama çalışması yapılmadığından eski tapu kayıtlarının halen geçerli olduğunu, taşınmazların idari bir kararla 11.6.1987 tarihinde ifrazen davalı idare adına tescil edildiğini, yapılan tescil işleminin yasaya aykırı olduğunu ileri sürüp tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmişlerdir.Müdahil davacılar, dava konusu taşınmazlara tapu kaydı ile malik oldukları gibi kesintisiz zilyetlik ve tasarruflarının bulunduğunu, davacı ve davalının parsellerle ilgilerinin bulunmadığını bildirip davaya müdahale talebinde bulunmuşlardır. Davalı idare, dava konusu taşınmazların tespit harici devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden iken Hazine adına tescil edildiğini, tarım arazisi olmayıp ??zel mülkiyete konu teşkil etmeyeceğini, kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap edilemeyeceğini, taşınmazların tapulama harici bırakılmasından bu yana 10 yıldan fazla zaman geçtiğini, davacıların dayandığı tapu kayıtlarının K...Birliğinin ..ila ..ve ..., .. parsellere uygulandığını bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, tespit harici bırakılan yerlerle ilgili kadastro işleminin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 3402 sayılı yasanın 12. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, ortada MK 639. maddesine göre açılmış bir davanın da bulunmadığı gerekçesiyle davacı tarafından açılan davanın reddine, müdahil davacıların davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilerek gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu K...Köyünde bulunan ..parsel sayılı taşınmaz ile İleri Köyünde bulunan .parsel sayılı taşınmazların genel kadastro tespiti sırasında kadastro harici yer olarak bırakıldığı ve 11.06.1987 tarihinde de anılan bu yerlerin ihdasen Hazine adına tapuya yazıldığı, böylece çap kayıtlarının oluştuğu anlaşılmaktadıDava sırasında ölen davacı Eyüp'ün, anılan bu yerlerin kadastro tespitinde kadastro harici bırakılmasına rağmen tapulu yerleri olduğunu ileri sürerek sonradan Hazine adına ihdasen oluşan kayıtlarının iptalini istediği görülmektedir.Hemen belirtilmelidir ki, hakkında kadastro tutanağı tanzim edilerek geometrik ve hukuki durumu (malik tespiti yapılan) belirlenen taşınmazlara yönelik kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan davaların 3402 Sayılı Kadastro Yasanın 12/3 maddesi hükmü gereğince 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmaları zorunludur.Oysa, davacı her ne kadar kadastro öncesi nedene dayanmakta ise de çekişme konusu taşınmazların kadastro sırasında tespit dışı bırakıldığı kayden sabittir. Hakkında tutanak tanzim edilmeyen, geometrik ve hukuki durumu belirlenmeyen bu taşınmazlar yönünden 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesinin uygulanamayacağı tartışmasızdır. Kaldı ki, sonradan ihdasen Hazine adına sicil kaydı oluşturulması da neticeye etkili değildir. Öyle ise, Hazine adına ihdasen oluşan kayıtların bir kadastro işlemine dayalı olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, davacının dayandığı tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren tüm tedavül kayıtlarının varsa haritalarıyla birlikte getirtilmesi, mahallini bilen yaşlı ve yansız, yerel bilirkişiler aracılığı ile kayıtların yerine uygulanması, bilinmeyen sınırlar bakımından tarafların gösterecekleri tanıkların dinlenilmesi, teknik bilirkişiye keşfi izlemeye elverişli olacak nitelikte kroki tanzim ettirilmesi, komşu parsel dayanak tapu kaydı ve varsa vergi kayıtlarının da celbedilerek çekişmeli taşınmazları ne olarak gösterdiğinin düzenlenecek krokide belirtilmesi, böylece soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, ondan sonra meydana gelecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.