Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7962 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 2717 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ: KARTAL 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 07/12/2010NUMARASI: 2009/133-2010/564Taraflar arasında görülen davada; Davacı, piyasaya olan borçlarından dolayı maliki olduğu 6 parseldeki taşınmazını muvazaalı olarak davalı M.'e devrettiğini, davalı B.'dan ise bir miktar borç para aldığını ve banka kart borcunu ödemesi karşılığında muvazaalı şekilde M. adına tescil edilmiş olan 6 parselin teminat olarak davalı B.'a devredildiğini, taşınmazın tahliyesi için davalı B.tarafından noterden ihtarname gönderildiğini, her iki temliki işlemin gerçekte satış olmadığını ileri sürerek tapu iptal ve adına tescili ile davalı B.'dan 10.000,00.-TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.07.2011 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asıl ve vekili Avukat Y. G. ile temyiz edilen vekili Avukat A.Ç.geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı M.F. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının 6 parsel sayılı taşınmazda maliki olduğu dükkan nitelikli 2 nolu bağımsız bölümü 14.5.2007 tarihinde davalı M.’e satış suretiyle temlik ettiği, ondanda 17.12.2007 de diğer davalı Bayram’a satış olarak devredildiği anlaşılmaktadır.Davacı, piyasaya olan borçlarından dolayı taşınmazı geri almak üzere anlaşmalı olarak davalı M.’e devrettiğini, sonrasında borçlarını kapatamadığından diğer davalı B.’dan borç para aldığını ve banka kart borçlarınıda ödemeyi kabul ettiğini, karşılığında M.’e devrettiği taşınmazı teminat olarak istediğini, bu amaçla M.e verdiği talimat ile taşınmazın davalı B.’a devredildiğini, ancak fuzuli şagil olduğunu iddia eden B.’ın ihtarname gönderdiğini ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davada ilk temlik yönünden taraf muvazaası ikinci işlem yönünden inançlı işlem hukuksal nedenlerine dayanıldığı açıktır.Bilindiği üzere; ileri sürülen iddianın varlığı Medeni Kanunun 6. maddesi gereğince ispat edilmek zorundadır. İddianın niteliğine göre hadisede gözetilmesi gerekli 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İ.B.K. Gereğince ve gerekse senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiası, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288 ve 290. maddelerinde belirtildiği üzere ancak yazılı delille kanıtlanabilir..Ne varki; yazılı delilin bulunmadığı durumlarda HUMK nun 292. maddesinde öngörüldüğü şekilde yazılı delil başlangıcı sayılacak bir durumun ( banka dekontu, taraflar arasındaki yazışmalar, mektuplar gibi ) mevcudiyeti halinde buna değer verilmesi ve iddianın her türlü delille ispat edilebilir hale geleceği gerek yargısal uygulamalarda gerek öğretide kabul edilmiştir. Somut olaya gelince; mahkemece davacı tarafın iddiasını yazılı delille kanıtlayamadığı gerekçesi ile davanın reddi cihetine gidilmiş ise de dosya münderecatında bulunan tarihsiz protokol başlıklı belgedeki yazının davalı B.’a ait olduğu ileri sürülmüştür.Her nekadar, anılan belgede tarafları bağlayıcı şekilde bir imza bulunmasa da yazının Bayram'ın eli mahsulü olduğunun saptanması halinde bu belgenin HUMK nun 292. maddesinde belirtildiği şekilde yazılı delil başlangıcı sayılıp sayılmayacağı konusunda mahkemece bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Yazılı delil başlangıcı olduğunun kabulü halinde iddianın her türlü delil ile ispatının mümkün olduğu gözetilmelidir. Aksi takdirde yazılı belge ile iddiasını kanıtlayamayan kişinin nihai olarak başvuracağı delil yemindir. Hal böyle olunca; tarafların tüm delillerinin toplanması, protokol başlıklı tarihsiz yazılı belgenin aslının istenmesi, ibrazı halinde yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve incelemenin yapılması, varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, dava dilekçesinde sair deliller denilmek suretiyle yemin deliline de dayanıldığı halde mahkemece bunun dahi gözardı edilmiş olması isabetsizdir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 06.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.