MAHKEMESİ: KARTAL 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 29/12/2010NUMARASI: 2008/403-2010/662Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanın 5 parsel sayılı taşınmazda 1/24 payın kendi adına, 1/24 payın ikinci eşi Ş.. adına satış suretiyle tescil edildiğini, eşi Ş. adına olan payın bedelinin muris tarafından ödendiğini, sonrasında murisin yine bedelini kendisi ödeyerek 1/12 payı satın alarak eşi Ş.adına tescil ettirdiğini, miras bırakanın kendi adına olan payını ise satış göstermek suretiyle davalı A.ye devrettiğini, yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacılar vekilince tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.07.2011 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat E.B. K.ile temyiz edilen vekili Avukat A.T. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, gizli bağış ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazda 7.1.1960 tarihinde muris H.ve ikinci eşi Ş.'nin bizzat üçüncü kişiden 1/24 er pay satın alarak adlarına sicil kaydının oluştuğu, 9.3.1965 tarihinde aynı taşınmazda Ş.'nin bizzat üçüncü kişiden 1/12 pay daha satın aldığı, murisin adına kayıtlı 1/24 payı 18.6.1976 tarihli akitle davalı oğlu A.'ye satış suretiyle temlik ettiği, 21.5.1985 tarihinde öldüğü ve ilk eşinden olma çocukları davacılar ile ikinci eşi Şe.'den olma çocukları davalılar A.ve S.ın kaldığı anlaşılmaktadır.Davacılar, ikinci eş Ş. adına tescil edilen 1/24 pay ve 1/12 paya ilişkin satış bedellerinin gerçekte muris tarafından ödendiğini, ayrıca miras bırakanın kendisine ait 1/24 payın davalı A.'ye yaptığı temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescil istekli olarak eldeki davayı açmışlardır.Somut Olayda olduğu gibi bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmayıp koşullarının varlığı halinde ancak tenkis talebine konu edilebilir. Bu nedenle Ş. adına sicil kaydı oluşan paylar yönünden iptal ve tescil davasının reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, miras bırakanın adına kayıtlı 1/24 payını davalı A. yaptığı temlike ilişkin muris muvazaası iddiası yönünden mahkemece yeterli araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Hal böyle olunca; miras bırakanın davalı A.ye yaptığı 1/24 pay temliki yönünden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve incelemenin yapılması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı olduğu şakilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 06.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.