MAHKEMESİ: FATSA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 09/02/2010NUMARASI: 2006/489-2010/54Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ortak mirasbırakanı F.A.nın kayden malik olduğu dava konusu 78 ada, 56 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma akdi ile birleşen dava da ise 47 ada, 17 parsel sayılı taşınmazdaki payını ve eşi M.A.’dan intikal edecek tüm paylarını vasiyetname yoluyla oğlu olan davalıya temlik ettiğini, davalının yaşlılık aylığı bağlatmak bahanesiyle kandırarak adına devrini sağladığını, murisin bu temliklerden sonra vesayet altına alındığını, akid tarihinde de akli melekelerinin yerinde olmadığını, temlikin mirastan mahrum etme amacıyla yapıldığını, davalının murisin akıl zayıflığından ve yaşlılığından yararlandığını, temlik işlemlerinin ehliyetsizlik, hata, hile ve muris muvazaası hukuksal nedeniyle yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu kaydının miras payı oranında iptal tescilini olmadığı taktirde teksine karar verilmesini istemiştir.Davalı, temliklerin muvazaalı olmadığını, bakım yükümlülüğünü yerine getirdiğini, murisin iradesine uygun temlikler olduğunu, davacının murise gereken sevgi ve ilgiyi göstermediğini, temlik tarihinde hukuki ehliyetinin olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davanın reddine ilişkin önceden verilen karar Dairece; ….. murisin işlem tarihleri itibariyle ehliyetli olup olmadığının saptanması, sonucuna göre bir hüküm kurulması “ gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştirKarar, davacı tarafından süresinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla; duruşma talebinin dava değeri yönünden reddiyle, Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle 2659 sayılı Yasanın 7 ve 16. maddesi gereğince miras bırakanın Adli tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden elde edilen raporla akid tarihi itibariyle ehliyetli olduğu anlaşılmakla davanın bu iddia yönünden reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Ancak, davada ehliyetsizlik hukuksal nedeninin yanında hile, hata ve muris muvazaasına dayanıldığı dava dilekçesi kapsamıyla sabittir.Hemen belirtilmelidir ki; bir davada birden çok nedene dayanılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Mahkemece önceden kurulan kararın ehliyetsizlik nedeni ile bozulmuş olmasının altında yatan gerçek ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olması ve öncelikle araştırılması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.Bozma kararında da sadece bu yöne değinilmiş olması diğer iddialar bakımından bir inceleme yapılmaması gerektiği veya bu isteklerden vazgeçildiği veyahut da kesinleştiği şeklinde değerlendirilemez.Hal böyle olunca; mahkemece diğer iddialar bakımından da hükme elverişli olacak şekilde taraf delillerinin iddia ve savunma doğrultusunda toplanması gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.Davacının, bu yöne değinen temiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.