MAHKEMESİ: SELÇUK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 28/02/2007NUMARASI: 2007/27-36Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki bulunduğu ..parsel sayılı taşınmaza komşu parsele davalının bina ve duvar yaptığını, anılan duvarın evinin penceresini kapattığını, duvar nedeniyle evinde rutubet oluştuğunu ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve duvarın yıkımına karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava zamanaşımının dolduğunu, yapıların kendi taşınmazları sınırında olduğunu, davacı yerine müdahalenin bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalı yapısının eylemli elatmasının bulunmadığı, komşuluk hukukuna aykırı elatmanın bulunduğunun kesin olarak ispat edilemediği, yapının davacıya zararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... K... raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine kara verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; ..parsel sayılı taşınmazın davacıya, buna komşu .. parselin ise, dava dışı B.. K..tüzelkişiliğine ait olduğu ve davalıların miras bırakanının köy tüzelkişiliğinden ..parsel sayılı taşınmazda bir bölüm yeri haricen satın almak suretiyle üzerine bina yaptığı anlaşılmaktadır.Davacı, davalıların kullanımında olan binanın kendi binasına zarar verdiğini belirterek zararın giderilmesini ve duvar sebebiyle penceresinin kapandığını, ışık ve havasının kesildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davalıların binasının davacıya ait binaya rutubet yapmak suretiyle zarar verdiği ve zararın iki bina arasındaki dilatosyon boşluğunun yalıtımı yapılarak giderilebileceğinin belirlendiği görülmektedir.Oysa, mahkemece bilirkişinin belirlediği zarar ve giderin tarzı gözardı edilmek suretiyle taraflar arasındaki çekişmeyi ortada bırakacak şekilde karar verilmiş tir. Bilindiği üzere;çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur.Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olaya gelince; yukarıdaki ilke ve olgular gözetildiğinde, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli olduğu söylenemez.Öte yandan, davacı elatmanın önlenmesi isteği yanında yıkım isteğinde de bulunmuştur. Bilindiği gibi, yıkım istekli davalarda, yıkımı istenen yapının arzın mülkiyetine tabi olacağı gözetildiğinde kayıt malikininde davada yer alması zorunludur. Oysa; ..parsel maliki B.... K.. tüzelkişiliğine davada yer verilmemiş, usulü dairesinde taraf teşkili sağlanmamıştır.Hal böyle olunca; ..parsel sayılı taşınmazın kayıt malikine karşı dava açılması için davacıya mehil verilmesi, dava açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik taraf huzuru ve noksan inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.