Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7887 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6782 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: MALATYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 10/12/2009NUMARASI: 2006/443-2009/550Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 39 parsel sayılı taşınmazda 4/8 payının olduğunu, ancak taşınmazın hernasılsa Malatya 2. İcra Müdürlüğü'nün 2000/4987 E. sayılı dosyasıyla alacaklı olan davalıya satıldığını, anılan dosyada borçlu olmadığını, tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, davalı adına kayıtlı 4/8 payın iptaliyle adına tescili isteminde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kesinleşen ihale ile taşınmazın davalı adına tescil edildiği ve yolsuz tescil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 39 parsel sayılı taşınmazın cebri ihale suretiyle 11.11.2005 tarihinde davalı adına tescil edildiği, anılan taşınmazın 4/8 payının öncesinde davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacı, taşınmazın mülkiyetinin naklinin sebebini teşkil eden Malatya 2. İcra Müdürlüğünün 2000/4987 E. Sayılı dava dosyasında borçlu olmadığını davalı adına cebri ihale yoluyla oluşan tescilin kendi payı yönünden yolsuz olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Gerçekten de çekişme konusu taşınmazı davalının icra ihalesi sonucu edindiği sabittir. Diğer taraftan ihalenin konusunu teşkil eden senet borçlusunun dava dışı ancak; aynı taşınmazın taksim edilmeden önceki paydaşlarından Muhittin Karakaş olduğu, anılan senet borcundan dolayı taşınmazın sicil kaydına haciz şerhinin konulduğu, sonrasında paydaşlar arasında yapılan taksim sonucunda davacının taşınmazın 4/8 payının maliki olduğu ve dava dışı Muhittin Kararkaş’ın taşınmazda paydaş olmadığı, dava dışı alacaklının da alacağını davalıya temlik ettiği ve anılan senet borcundan dolayı taşınmazın cebri ihale sonucunda davalı adına tescil edildiği, ancak icra dosyasında davacının borcunun bulunmadığı ve onun hakkında da bir takibatın bulunmadığı görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, sicillerin tutulmasındaki prensiplerden biri tescil, diğeri alenilik ( güvenilirlik ), bir diğeri hazinenin kusursuz sorumluluğu ve sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin varlığı, bir başka ifade ile sicilin illetten soyutlanamayacağıdır. Somut olaya bu ilkeler ışığında bakıldığında davalı adına olan sicil kaydının 4/8 payı yönünden TMK’nun 1025. maddesi uyarınca yolsuz tescil niteliğini taşıdığı tartışmasızdır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddi yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,5.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.