MAHKEMESİ: EREĞLİ(KONYA) 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/03/2007NUMARASI: 2006/31-95Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanları H...H...P...in eşi öldükten sonra yeniden evlenme arayışına girdiğini, davalı H..nin evlilik için kendisine verilmesini şart koşması nedeniyle miras bırakanın tek malvarlığı olan ...parsel sayılı taşınmazı davalıya tapuda satış göstermek suretiyle mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini, daha sonra evlendiklerini ileri sürerek tapu iptali ve miras bırakan adına tescili isteğinde bulunmuşlardır.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, çekişme konusu taşınmazın 27.06.2000 tarihinde miras bırakan tarafından davalıya satış suretiyle temlik edildiği, satış işleminden kısa bir süre sonra miras bırakan ile davalının resmi nikahla evlendikleri, miras bırakanın temlikteki amacının, mirastan mal kaçırmak olmayıp, ikinci eşi olan davalı ile evliliği sağlamak olduğu, evlilik birliğini temin amacıyla yapılan temliki işlemde 01 04.1974 tarih 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı açıktır. Öyleyse mahkemece yapılan değerlendirmenin yukarıda açıklanan ilkelere uygun düştüğü söylenemez.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.