Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7883 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 1072 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : KARASU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/10/2012NUMARASI : 2011/13-2012/1036Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, mümkün olmaz ise tazminat, davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Asıl ve birleşen dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir. Davacı, miras bırakanından intikal eden 209 parsel sayılı taşınmazdaki payını diğer mirasçılarla birlikte güvene dayalı olarak davalılardan M.ya devrettiklerini, ancak anılan yeri imar ve ihya ederek ağaçlandırdığını ve tarıma elverişli hale getirdiğini, 30 yıldır zilyet olduğunu ileri sürerek, tapunun iptali ile adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde yapmış olduğu masrafların davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, yalnızca M.K..ı hasım göstererek açmış olduğu birleşen davası ile de; miras bırakan babasından intikal eden 140, 195, 209 ve 279 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını, mirasçılardan A.in borçları yüzünden haciz tehdidi altında bulunması sebebi ile miras problemlerini çözene kadar durması amacıyla güvene dayalı olarak vekili eliyle yeğeni olan davalı M.'ya diğer mirasçılarla birlikte devrettiklerini, ancak davalının taşınmazları sahiplenip iade etmediğini ileri sürerek, çekişme konusu paylarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 140, 195, 209 ve 279 parsel sayılı taşınmazlar M. K.adına kayıtlı iken 02.01.1983 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak çocukları K. K., A.B., H. S. N.A. H.K.ve A..t K.'a intikal ettiği, mirasçıların bir kısmı adına vekaleten kendi adına asaleten H.K.ile davacı adına vekaleten dava dışı oğlu A.K..'ın taşınmazları 09.12.2005 tarihinde toplam 58.000.-YTL bedelle mirasçılardan H.'nin oğlu olan davalı M. K.a satış suretiyle devrettikleri, M.'nın da 279 parsel sayılı taşınmazı 10.11.2010 tarihinde dava dışı M. E.Ö. diğer taşınmazları ise birleşen dava açıldıktan sonra 21.01.2011 tarihinde davalı N.A.a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacının iddialarını ispat edemediği gözetilmek suretiyle asıl dava yönünden yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekilinin bu yöne değinen tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince, Birleşen davaya konu taşınmazlardan 140, 195 ve 209 parsel sayılı taşınmazların yargılama aşamasında 21.01.2011 tarihinde N.A...a satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK'nin 186.maddesinde (6100 sayılı HMK’nin 125. maddesi) dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nin 125/2. maddesinde; dava açıldıktan sonra davacı, dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde; devralmış olan kişinin, görülmekte olan davada davacının yerine geçeceği ve davanın kaldığı yerden devam edeceği hükmüne yer verilmiştir.Somut olaya gelince, davacının yargılama sırasında evrak arasına sunduğu hakim havalesi bulunmayan 15.03.2012 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazların M.K..adına kayıtlı iken dava açıldıktan sonra N..A...devir ve temlik edilen taşınmazlar yönünden payı oranında iptal ve adına tesciline karar verilmesini isteyerek bir anlamda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 125. maddesi gereğince seçimlik hakkını hangi yönde kullandığını bildirmiş ise de, davalı vekilinin bu beyanı kapsamında birleştirilen dava yönünden kayıt maliki N. A..tebligat yapılmış değildir. O halde; mahkemece yukarıda değinilen ve emredici nitelikte olan hüküm gözardı edilmek suretiyle taraf teşkiline ilişkin usulü işlemler tekemmül ettirilmeden, birleşen dava yönünden işin esası bakımından yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; davacının birleşen davası bakımından dava dilekçesinde açıkça yemin delilline dayandığını bildirdiği halde yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadan sonuca gidilmiş olması da isabetsizdir.Davacı vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.