Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7879 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8091 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ÇORLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/01/2014NUMARASI : 2012/661-2014/35Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava; ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.Davacı; babası Hüseyin ’un Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 13/06/2006 tarih, 2005/1672 Esas, 2006/635 Karar sayılı ilamı ile vesayet altına alınarak kendisinin vasi atandığını, kısıtlıya ait 1379 parsel sayılı taşınmazın, vekil kıldığı Serkan tarafından dava dışı Murat ’e satış yoluyla temlik edildiğini, daha sonra kısa aralıklarla taşınmazın İbrahim ’a, ondan da davalı olan Maşallah ’e devredildiğini, gerek vekâletnamenin düzenlendiği gerekse temliki işlemin yapıldığı dönemde hukuki ehliyetinin bulunmadığını, temliki işlemin geçerli olmadığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile muris adına tescline karar verilmesini istemiştir.Davalı; çekişmeli taşınmazı iyiniyetle iktisap ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece; “davacı Hüseyin ’un Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.06.2006 tarih, 2005/1672 esas, 2006/635 karar sayılı ilamı ile vesayet altına alınarak kızı A.. Y..’ın vasi atandığı, mahcur Hüseyin’in vesayet altında olduğu dönemde torununun eşi dava dışı Serkan Varan’ı 18.04.2007 tarihinde vekil tayin ettiği, vekil Serkan’ın çekişme konusu 1379 parsel sayılı taşınmazı 30.04.2007 tarihli akitle dava dışı Murat ’e, ondan 06.04.2008 tarihli akitle İbrahim’a, ondan da 09.04.2008 tarihli akitle davalı Maşallah’a satış suretiyle temlik ettiği, ilk yapılan temlik sırasında davacı Hüseyin’in vesayet altında olduğu, dolayısıyla ilk el konumunda bulunan Murat ’in 1939 tarih, 11/60 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca tapu sicillerinin aleniyetinden ve sicile güven ilkesinden hareket ederek taşınmaz edinen konumunda olmayıp, sicilin dayanağını oluşturan belgeye dayalı olarak iktisap ettiği ve anılan işlem sırasında kullanılan vekaletname gereğince düzenlenen akde istinaden taşınmazı elde eden kişi olup, ilk el konunumda değerlendirilmesi gerektiği, Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesinden yararlanamayacağı, ne varki, ondan edinen ikinci ve üçüncü el konumunda bulunan İbrahim Kaygın ile davalı Maşallah in kayıt malikinin ehliyetli olup-olmadığını bilen ve bilmesi gerekli olan konumunda ./..bulunmadıklarının saptanması halinde, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan istifade edecekleri kuşkusuz olup, bu hususta hükme elverişli araştırma ve inceleme yapılmadığı “ gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kısıtlı Hüseyin Tuğrul’un ilk hükümden sonra 03/03/2012 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; kısıtlının ölümü ile mirasçıları tereke üzerinde elbirliği (iştirak) halinde maliktirler. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 701. ila 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyette (ortaklığın) tüzelkişiliği olmadığı gibi mülkiyet hakkı bir bütün olarak ortaklardan tümüne ait olup ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış, bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim, bu hususun mahkemece de benimsendiği, Çorlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/606 Esas, 2012/651 Karar, sayılı mirasçılık belgesi ile mirasçılarının saptandığı, kısıtlı tarafından vekil tayin edilen Serkan’ın eşi Nilay dışındaki tüm mirasçıların, davaya vekâlet vermek suretiyle katıldıkları anlaşılmaktadır. O halde dava dışı kalan mirasçılardan Nilay Varan’ın davaya iştirakinin sağlanması gerektiğinde kuşku yoktur.Hâlböyle olunca, yukarıda değinilen ilke ve düzenlemeler gözetilerek davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek esas hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.