Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7870 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 2665 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/12/2010NUMARASI : 2009/368-2010/451Taraflar arasında görülen davada;Davacının, ortak miras bırakan M. Ç.'in, mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak çekişme konusu 36 yarsel sayılı taşınmazdaki 55 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini davalı kızana temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescil iteğinde bulunmuştur.Davalı, taşınmazın kendisi adına miras bırakanın ikinci eşi M.İ.'ın satın aldığını, taşınmazın gerçek maliki olduğunu, temliki işlemin mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla yapılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar,davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.07.2011 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asil ve vekili Avukat Ö.S.geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişmeli 36 parsel sayılı taşınmazdaki 55 nolu bağımsız bölüm, Emlak Bankası adına kayıtlı iken, satışından davalı adına sicil kaydının oluştuğu; davalının da satış suretiyle miras bırakana temlik ettiği; miras bırakanın da tekrar satış yoluyla davalıya devrettiği; taşınmazın intifa hakkının murisin ikinci eşi olan M.İ. ait olduğu anlaşılmaktadır.Davacının, ortak miras bırakan M. Ç.'in, mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak çekişme konusu 36 parsel sayılı taşınmazdaki 55 nolu bağımsız bölümün çıplak mülkiyetini davalı kızına temlik ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı; davalının ise, taşınmazın kendisi adına miras bırakanın ikinci eşi M.İ. tarafından satın alındığını, işleri iyi gitmeyen ve aralarının açık olduğu, sonradan boşandığı eşi tarafından taşınmazın satışının yapılmasına zorlandığını, bunun üzerine taşınmazı geçici olarak annesi olan miras bırakana satış suretiyle temlik ettiğini, eşi ile boşandıktan sonra da, üzerindeki manevi baskının kalkmış olması nedeniyle miras bırakanın taşınmazı kendisine iade ettiğini, temliki işlemi mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla yapmadığını belirterek, davanın reddini savunduğu görülmektedir.Gerçektende, dosya kapsamına göre davalının savunmasını isnatsız duruma düşürecek başkaca bir delilin varlığına rastlanmamıştır. Kaldı ki, davanın kabulünde menfaati bulunan murisin ikinci eşi M. İ.'ın olaylara dayalı müşehhas beyanlarından, miras bırakanın çekişmeli taşınmazı davalıya temlik etmesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı değil, davalının savunmasını teyit eder nitelikte bulunduğu görülmektedir.Hemen belirtilmelidir ki, değerler arasındaki fark bulunmasının, muvazaanın başlı başına bir nedeni sayılamayacağı gerek Yargıtay'ın kararlılık kazanmış içtihatlarında, gerekse bilimsel görüşlerlede benimsenmiştir. Bu olgular karşısında, somut olaya bakıldığında, taşınmazın intifa hakkının murisin ikinci eşi olan M.İ. ait olduğu, çekişmeli taşınmazın tedavül kayıtları, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamından,çekişmeli 55 nolu bağımsız bölüm Emlak bankası adına kayıtlı iken, bir kısım bedelin davalı, bir kısım bedelinin ise, bu sebeple lehine intifa hakkı tesis edilen dava dışı mirasçı murisin ikinci eşi olan M.İ. tarafından ödenerek davalı adına sicil kayıdının oluşturulduğu ve davalı tarafında da 24.10.1985 tarihinde miras bırakana satış suretiyle intikal ettirildiği; 7.6.1996 tarihinde ise, miras bırakanın yine satış suretiyle davalıya devrettiği gözetildiğinde, miras bırakanın, çekişmeli taşınmazı davalıya temlik etmekteki gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, miras bırakanın mirasçıdan mal kaçırmak kastının bulunmadığı, olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yerinin olmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.