MAHKEMESİ : BANDIRMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 25/02/2010NUMARASI : 2009/379-2010/78Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 3 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün eski eşi davalı tarafından haklı bir nedeni olmaksızın kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve 15.300.-TL ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Davalı, çekişmeli taşınmazın alımında katkısı bulunduğunu, müşterek çocukları ile birlikte kullandığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının Aile Mahkemesince katkı payı nedeniyle davalıya ödemesi gereken bedeli ödemediği, davacının çekişmeli taşınmaz üzerindeki hakkının devam ettiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava. çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, sicil kaydında ‘aile konutu’ şerhi bulunan çekişme konusu taşınmazın kayden davacıya ait olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak taşınmazı kullandığı, diğer taraftan davac?? ile davalının önceleri karı koca oldukları halde kesinleşen mahkemenin 2006/72 es. 2007/38 sayılı ilamı ile boşandıkları davalının davacı aleyhine Aile Mahkemesinde katkı payından kaynaklanan hakkına dayalı olarak açmış olduğu davanın (2008/307 es. 2008/189 kr.) kabulle sonuçlandığı ve davacının tazminat ödemeye mahkûm edildiği, mahkemece de bu hususlar gerekçe yapılarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, davacı TMK 683 maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak eldeki davayı açmıştır. Her nekadar taşınmaz sicil kaydında aynı yasanın 194.maddesi gereğince aile konutu şerhi bulunmakta ise de tarafların boşanması ile anılan şerhin hukuken değerini yitireceği şeklen sicilde var olmasının davalının taşınmazı kullanmasının hukuki dayanağını teşkil etmeyeceği kuşkusuzdur. Diğer taraftan, TMK 194 maddesine izafeten katkı payından kaynaklanan ve hüküm altına alınan paranın davacı tarafından ödenmemiş olması da davalının taşınmazı kullanımının haklı ve geçerli bir nedeni olarak kabul edilemez. Öyleyse, davacının mülkiyet hakkına değer verilmek suretiyle belirlenecek ecrimisil ile birlikte davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dava elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğiyle açılmış olup iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu ve nispi harca tabi olduğu da açıktır. O halde, bu tür bir davada, HUMK'nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 Sayılı Kanunun 32.maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış 30.madde hükmünde de " ... muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. HUMK.' nun 409.maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır." düzenlemesine yer verilmiştir. Hal böyle olunca, elatıldığı iddia edilen taşınmazın değerinin belirlenmesi ve bu değer üzerinden, yukarıda değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmek suretiyle, harç ikmali yaptırılarak davanın tedvir ve intacının gerekeceğinin de düşünülmemesi doğru değildir. Davacının, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.7.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.