Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7855 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6244 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : ANKARA 18. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 04/03/2010NUMARASI : 2009/328-2010/56Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 2 parsel sayılı taşınmazdaki 6 nolu bağımsız bölümün davalılar tarafından haklı bir nedenleri olmaksızın kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Davalı Ş.taşınmazda kiracı sıfatı ile ikamet ettiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunduğu gerekçesiyle görev yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava. elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, sulh hukuk mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu bağımsız bölümün kayden davacıya ait olduğu davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı ancak taşınmazı kullandıkları anlaşılmaktadır.Davacı çekişmeli taşınmazı 12.05.2008 tarihinde dava dışı, davalı A.nın oğlu, davalı Ş.’nin kardeşi E. K.den satın aldığı, dava a??madan önce davalıların kaydın önceki maliki ile aralarında kira sözleşmesi varsa ibraz edilmesi konusunda ihtarname çektiği, öngörülen sürede kiracılık ilişkisini gösteren bir belge gösterilmediğinden eldeki davayı açtığını ileri sürmüştür. Davalılar ise yargılama aşamasında 2007 ve 2009 yıllarında düzenlenen iki adet kira kontratı ibraz ederek taşınmazda kiracı olduklarını savunmuşlardır. Buna karşın davacı anılan kira sözleşmelerinin sonradan düzenlendiğini belirterek karşı çıkmış, bunun üzerine mahkemece ibraz edilen kira kontratlarının sıhhatlerinin görevli olan sulh hukuk mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verildiği görülmektedir.Hemen belirtilmelidir ki, davacı TMK'nın 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak eldeki davayı açmış ve ibraz edilen kira kontratlarının eldeki davanın reddine dayanak yapılmak üzere sonradan düzenlendiğini iddia ettiğine göre, iddianın irdelenip değerlendirilmesinin eldeki dava içinde yapılması gerekeceği kuşkusuzdur. Gerçektende kira akitlerinin önceden düzenlendiğinin anlaşılması halinde davalıların taşınmazda haksız işgalci ( fuzuli şagil ) oldukları kabul edilemeyeceğinden davanın reddi gerekeceği, yok eğer hadise şeklinde yapılan inceleme ve araştırma sonunda, sonradan yapıldıklarının anlaşılması halinde, taşınmazı kullanımlarının hukuken haklı ve geçerli sebepleri olmayacağından ecrimisilin de belirlenerek, davanın kabulü gerekeceği de tartışmasızdır. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek gerekli incelemelerin yapılması gerekirken yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.