Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7852 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 3941 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : BULDAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/12/2012NUMARASI : 2011/207-2012/327Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 298 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, davalının çekişme konusu taşınmazı haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın kullandığı, harici satın almaya dair savunmanın sabit olmadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; davalı, uzun süredir babası Ahmet Saat’in, ölümüyle de kendisinin kullanımında olan dava konusu taşınmazın tesviyesini yapıp düzelttikten sonra bağ ve çeşitli meyve ağaçları diktiğini, sulama tesisi kurup, tarım arazisi haline getirdiğini, taşınmazı imar ve ihya etmek için faydalı masraf yaptığını, 50.000,00 faydalı masraf bedelinin tahsilini savunmuştur.Öte yandan; davalının yargılama sırasında, dava konusu taşınmaza yaptığı zorunlu ve faydalı masrafların tahsili istekli Buldan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/86 esas sayılı dosyası ile dava açtığını, her iki davanın birleştirilmesini istediği, mahkemece, birleştirilmesi istenen davada ön inceleme aşamasının henüz tamamlanmadığı, eldeki davanın ise karar aşamasında olduğu, davaların birleştirilmesinin usul ekonomisine uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildiği görülmektedir.Bilindiği gibi, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 45. (Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166.) maddesi hükmü gereğince, davaların aralarında bağlantı bulunması, biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek durumda olması halinde davaların birleştirilmesine karar verilmesi gerektiğinde kuşku yoktur.Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 994. maddesi ilk fıkrasında, “ iyi niyetli zilyet, geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebilir ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir” hükmü öngörülmüştür.Somut olayda, eldeki davada verilecek karar ile aynı taşınmaz hakkında davalının yaptığı faydalı masraflar nedeniyle aynı mahkemenin 2012/86 esasında açtığı davada verilecek hükmün birbirini etkileyecek nitelikte bulunduğu açıktır. Hal böyle olunca; mahkemece, her iki davanın birleştirilmesine karar verilerek tarafların delillerinin toplanması ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile birleştirme talebinin reddine hükmedilmiş olması doğru olmadığı gibi, davalının savunması doğrultusunda Türk Medeni Yasasının 994. maddesi hükmü bakımından bir değerlendirme yapılmadan mutlak surette elatmanın önlenmesine karar verilmiş olması da isabetsizdir.Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.