MAHKEMESİ: ÇANAKKALE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 23/11/2012NUMARASI: 2011/531-2012/599Yanlar arasında görülen el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden,davacıların 41 parsel sayılı taşınmaz ile 42 parselde 2 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin kayden maliki oldukları,42 parseldeki 1 nolu bağımsız bölümün dava dışı A.. S..adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Davacılar,42 parselde 1 nolu bağımsız bölüm maliki dava dışı a.s. çocuklarının sahibi olduğu davalı şirket tarafından maliki oldukları 41 parsel sayılı taşınmaza el atıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlar;davalı şirket ise taşınmazda malik olmadıklarını,davalı sıfatı bulunmadıklarını,kayıt malikinden kiraladıklarını belirterek davanın reddini savunmuş,mahkemece el atmanın önlenmesi ve yıkım talebinin kabulüne,ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacılar kendilerine ait 61 ada 41 parsel sayılı taşınmaz üzerine davalı şirket tarafından mirasbırakanlarından izin almaksızın 20.03.2003 tarihinde kaçak olarak inşaat yapıldığı ve halen şirketin çalıştığı taşınmazda bulunan işyerine dahil edilmek suretiyle kullanıldığını, ileri sürmüşlerdir.Mahkemece çekişme konusu yerde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda çekişmeli 41 parsel üzerine yapılan lavabo, mutfak bölümünün onaylı imar projesine ve yapı ruhsatına aykırı olarak sonradan inşaa edildiği bildirilmiştir. Ne var ki, dosya kapsamı itibariyle, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin ve alınan bilirkişi heyeti rapor ve krokisinin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Bilindiği üzere, çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının ya da kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada, çekişmeli yer ile tarafların ellerinde bulunan kısımların sınırları alınacak ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını, varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.Hal böyle olunca, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda yeniden keşif yapılarak rapor alınması ve oluşacak duruma göre diğer taleplerinde ona göre değerlendirilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.