MAHKEMESİ : BOLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/06/2012NUMARASI : 2011/179-2012/119Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimiraporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, imar parseline el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 1475 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların davacı, 1 parsel sayılı taşınmazın ise davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.Davacı, kayden maliki olduğu 1475 ada 2 ve 3 nolu parsellerine inşaat yapacakları sırada davalının taşınmazlara tecavüzünü tespit ettiklerini,taşkın İnşaat ve tecavüz nedeniyle davalı tarafın bir bedel ödemediğini ileri sürerek davalının davacıya ait taşınmazlara müdahelesinin men'ine, taşınmaz üzerindeki taşkın inşaatların kal'ine ve ecrimisile karar verilmesi istemiştir.Davalı, dava konusu taşınmazın kendisine ait 2482 nolu parsel üzerindeki inşaat ruhsatnamesi alınarak yapıldığını, daha sonra 2482 parselde İmar Kanunu 18.madde uygulaması yapıldığını, bu uygulama sonunda dava konusu yapının davacının şuanda sahip olduğu parsel üzerinde kaldığını belirterek davanın reddini savunmuş,mahkemece,davalının kayden davacıya ait taşınmaza müdahalesi sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.Taraflar adına kayıtlı taşınmazların imar uygulaması sonucu oluştuğu getirtilen kayıtlardan anlaşılmaktadır.Ne var ki,mahkemece, müdahalenin imarla oluşup oluşmadığı yönünden yeterli araştırma yapılmadığı gibi davalıların imar öncesi kadastral parselde hak sahibi olup olmadığı yeterince araştırılmamış,imar öncesi taşınmazlara ilişkin tüm kayıtlar getirtilmeden hüküm kurulmuştur.Bilindiği üzere, yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı, üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Ancak, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın 1605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı imar yasasının 18. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş, bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 2981 sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur. Hal böyle olunca, öncelikle yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde bir soruşturma yapılması, tüm kayıtların getirtilerek,yerinde uygulama yapılması ve yeniden denetime elverişli uzman bilirkişilerden rapor alınması,mevcut durumun imar uygulamasıyla oluşup oluşmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.