MAHKEMESİ : GÖRELE SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/11/2012NUMARASI : 2012/224-2012/420Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkin olup mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çay bahçesi vasıflı 242 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payının davacı, 2/3 payının davalı adlarına kayıtlı olduğu, davacının, taşınmazdaki çay ürününün tamamını davalının toplayıp aldığını, kendisini yararlandırmadığını ileri sürerek, ecrimisil isteğiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini ve kendisine ecrimisil ödenmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi ve ecrimisil davalarının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi ve ecrimisil davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere TMK'nun 706, BK'nun 2l3 (TBK 237), TK'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne varki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK'nun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi ve ecrimisil davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terkedildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nın müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince, kimi davacı tanıkları davalının son 6 yıldır çay bahçesinden çay toplamadığını, kimisinin ise çayları 2006 yılından beri davalının topladığını bildirdiği, davalı tanıklarının ise davalının kendi payına isabet eden bölümdeki çayları topladığını, davacının kullanımına bırakılan bölümü bakımsız bıraktığını, kullanımına bırakılan bölümdeki çayları toplayıp sattığını ifade ettikleri halde mahkemece hükme yeterli bir araştırma yapılmadığı gibi tanık beyanları arasındaki çelişki üzerinde de durulmamıştır.Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma yapılarak taraflar arasındaki fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının, oluşmuş ve davacının kullanımına bir yer bırakılmış ise bu bölümdeki çayları davalının toplayıp toplamadığının aksi halde davacının kullanabileceği bir bölüm olup olmadığının ya da taşınmazın tümündeki çay ürününü davalının toplayıp toplamadığının duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması, tanık ifadeleri arasındaki çelişkinin giderilmesi, saptanacak duruma göre ecrimisile hükmedilip hükmedilmeyeceğinin değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.