MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/03/2011NUMARASI : 2009/174-2011/178Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, tazminat ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup davacı vekili 1.7.2010 tarihli oturumdaki imzasız beyanında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğini atiye terk ettiğini, tazminat ve ecrimisil davasına devam ettiğini bildirmiştir.Mahkemece, şuyulandırma sonucu oluşan elatma halinde muhdesat bedeli ödenmeksizin men, kal ve ecrimisil istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazların öncesini teşkil eden 1554 parsel sayılı taşınmazın 1969 yılında genel kadastro çalışmaları sırasında İ. B. adına tespit edildiği ve taşınmazın 6.7.1972 tarihinde ifraz edilerek 2053 ila 2119 sayılı parsellerin oluştuğu, ifraz işlemi ile oluşan 2088 sayılı parselin daha sonra satış yoluyla tedavül görerek sonunda 11.2.2008 tarihinde satın alma ile davacı adına, 2089 sayılı parselin de yine tedavül görerek 27.4.1977 tarihinde satın alma ile davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davalıya ait taşınmaz üzerindeki üç katlı yapının davacının 2088 sayılı parseline 6.44 m2 tecavüzlü olduğu keşfen saptanmış, ayrıca dosya içerisindeki 2981 sayılı Yasaya göre düzenlenen Müracaat Formu, İmar Affı Dilekçesi, Tespit Formu gibi belgelerden anlaşıldığına göre davalının binasına 1983 yılında başlanıp 1986 yılında bitirilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, bir kimsenin imar parselinde bulunan yapısından dolayı 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi hükmü uyarınca bedel isteyebilmesi için imar öncesi kadastral parselde korunması ve gözetilmesi gerekli mülkiyet veya kişisel bir hakkının bulunması ve buna dayalı olarak yapılanması gerekir. Oysa, somut olayda bir imar uygulaması bulunmayıp çekişme konusu taşınmazlar ifraz işlemi sonucunda oluşmuştur. Belirlenen bu olgular karşısında 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca bir bedel ödenmesi istenemez. Bir başka deyişle, davalının İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca kaim bedele müstahak olacağı kabul edilemez.Öyle ise, davacı vekilinin 1.7.2010 tarihli beyanı gözetilmek ve tazminat iseğinin kapsamı açıklattırılmak suretiyle davacının T.M.K.'nun 683/2. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı açtığı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.