Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7770 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4075 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 23/12/2010NUMARASI: 2007/383-2010/587Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece asıl davada elatmanın önlenmesi ve yıkım talebinin kabulüne, ecrimisil davasının kısmen kabulüne, karşı davada tapu iptal ve tescil talebinin feragat nedeniyle reddine, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı hapis hakkı ve zorunlu-faydalı giderlerin ödenmesi istenemeyeceği gerekçesiyle diğer isteklerin de reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.4.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat M.I.ile temyiz edilen vekili Avukat T.Ü.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Asıl dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil, karşı dava, zilyetliğe dayalı tapu iptali-tescil, olmazsa Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesine dayalı temliken tescil, olmazsa zorunlu ve faydalı giderlerin tahsili ve bu giderler ödeninceye kadar hapis hakkı tanınması isteklerine ilişkin olup karşı davanın davacısı yargılama sırasında tapu iptal ve tescil taleplerinden feragat etmiştir. Mahkemece, asıl davada elatmanın önlenmesi ve yıkım talebinin kabulüne, ecrimisil isetğinin kısmen kabulüne, karşı davada tapu iptal ve tescil talebinin feragat nedeniyle reddine, taşınmaza sonradan malik olan kişiden hapis hakkı ve zorunlu-faydalı giderlerin ödenmesinin istenemeyeceği gerekçesiyle diğer isteklerin de reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 6533 ada 27 parsel sayılı taşınmazın 31.5.1988 tarihinde imar uygulaması ile H.H.adına tescil edildiği, bu kişinin ölümü ile taşınmazın mirasçılarına intikal ettiği, mirasçılardan da 29.5.1996 tarihinde davacının satın alma yoluyla edindiği, imar parselinin geldisi olan 9829 sayılı kadastral parselin beyanlar hanesinde; üzerindeki avlulu kargir evin A.Ç.tarafından yapıldığına dair muhdesat şerhi bulunduğu, davalının bu yapıyı A.Ç. mirasçılarından birisi olan N.Ç.den 10.11.1986 tarihli zilyetlik devir sözleşmesi ile satın aldığı görülmektedir.Davalının kayden davacıya ait çaplı taşınmaza haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın müdahale ettiği belirlenerek ve mülkiyet hakkına değer verilmek suretiyle asıl davada, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne, davalının kişisel nitelikteki hakkını ancak bayiine karşı ileri sürebileceği gözetildiğinde karşı davadaki isteklerin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yönlere değinen davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince; çekişme konusu taşınmaza davacının 29.5.1996 tarihinden beri malik olduğu, davalının ise çekişmeli yeri uzun yıllardır kullandığı keşfen sabittir. Kaldı ki, bu husus davacının da kabulündedir. Davacı tarafından davalının kullanımına mani olmak yönünden uzun süre bir uyarı ve ihtar da bulunulmamış dava tarihinden kısa bir süre önce, Beşiktaş 11. Noterliğinin 1.6.2007 tarihli ihtarnamesinde davalının ihtarnamenin tebliğinden itibaren 30 gün içinde taşınmaz üzerindeki binayı yıkıp temiz olarak tahliye etmesini ve ayrıca son 5 yıllık ecrimisili ödemesini istemiş, ihtarname davalıya 4.6.2007 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 3.8.2007 tarihinde açılmıştır. Öyle ise, taraflar arasındaki ilişkinin Borçlar Kanunu'nun 299. maddesinde öngörülen (6098 sayılı TBK'nun 379. maddesi) ariyet akdi (kullanım ödüncü) niteliği taşıdığı kuşkusuzdur. Bilindiği üzere ariyet akdi sözlü yapılabileceği gibi yazılı da yapılabilir ve aynı zamanda muayyen bir müddet için yapılabileceği gibi aynı Yasanın 303. maddesi uyarınca (6098 sayılı TBK'nun 383. maddesi) gayrımuayyen bir müddet içinde yapılması da olanaklıdır. Âriyet veren şeyi, ne müddetini ne de niçin kullanılacağını tayin etmeyerek vermiş ise dilediği vakit geri alabileceği BK'nun 304. maddesi hükmü (6098 sayılı TBK'nun 384. maddesi) gereğidir. Bu durumda dava açılmakla muvafakatin geri alındığı ve BK'nun 304. maddesi (6098 sayılı TBK'nun 384. maddesi) gereğince de akdin feshedildiği kabul edilmelidir. O halde, ihtarnamenin tebliğinden itibaren davalıya taşınmazı boşaltması için verilen 30 günlük süre de gözetildiğinde, muvafakatın bu tarih itibariyle geri alındığı kabul edilerek, 5.7.2007 tarihi ile dava tarihi olan 3.8.2007 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisile karar verilmesi, bu tarihten önceki dönem için davalının fuzuli şagil sayılamayacağı gözetilerek ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 15.5.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.