Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7747 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6868 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: ÇAYELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 23/03/2010NUMARASI: 2006/114-2010/35Taraflar arasında görülen davada; Davacı, temyiz kudretinin bulunmamasından yararlanılarak oğlu N.a verilen vekalet ile çekişme konusu taşınmazlarının davalı torununa temlik edildiğini, satış bedeli de ödenmediğini ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, subut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir. Karar, taraf vekillerince süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Davacı H.’nin 17.5.2005 tarihli vekaletname ile davalı oğlu N.’ı vekil tayin ettiği, 8.7.2005 tarihinde ise vekilin çekişme konusu 18 parça taşınmazdaki davacının paylarını davalı M.’ya satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı H.vekili aracılığı ile açmış olduğu davada, davalı N.’ın vekaleti kötüye kullanarak çekişme konusu taşınmazlardaki paylarını oğlu (davacının torunu) M.’ya satış suretiyle temlik ettiğini, vekaletin veriliş tarihi ve temlik tarihinde davacının hukuki ehliyetten yoksun bulunduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, davacıya vasi tayin edilmesi konusunda ihbarda bulunulmuş ve açılan dava derdest iken yargılama aşamasında davacının ölümü üzerine Çayeli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/380 esas, 2007/358 karar 24.9.2007 tarihli kararı ile vasi atanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.Eldeki dava bakımından da mahkemece, gerek davacının ölümü gerekse böylesine bir davanın değişik gerekçelerle dinlenemeyeceğinden bahisle reddine karar verilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; ehliyetsiz olduğu belirtilen davacının dava sırasında ölümü sebebiyle mirasçılarına tebligat çıkartılarak taraf teşkilinin sağlanması ve ona teban mirasçıların davayı sürdürmeleri asıldır. Mahkemece de davacının ölümünden sonra terekeye temsilci atandığına göre, taraf teşkilinin gerçekleştiği gözetilerek iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanarak işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerekeceğinde kuşku yoktur.O halde; öncelikle dava tarihinde sağ olan ve yargılama sırasında ölen H.’nin gerek vekaletnamenin düzenlenmesi tarihinde ve gerekse temlik tarihinde hukuki ehliyete haiz olup olmadığı yönünden gerekli ve yeterli olacak nitelikte delillerin toplanması ve 2659 Sayılı Yasanın 7 ve 16. maddesi gereğince Adli Tıp Kurumundan rapor alınmak suretiyle durumunun saptanması, ehliyetsiz olduğunun anlaşılması halinde bu sebeple davanın kabul edilmesi, yok eğer ehliyetli olduğunun belirlenmesi durumunda vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı yönünden taraf delillerinin toplanarak değerlendirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.