Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7668 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 6541 - Esas Yıl 2007





ESAS NO: KARAR NO:MAHKEMESİ: BÜYÜKÇEKMECE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 08/02/2007NUMARASI: 2005/768-67Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden davalıya ait ada.parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek tapu iptali ve elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, 3621 Sayılı Yasa hükümleri gereğince taşınmazın sicil kaydının terkini isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmi??tir.Dosya içeriğinden toplanan delillerden, davacı Hazine vekili dava dilekçesinde pafta ve nolu parsellerin kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürmüş, ancak yargılama aşamasında mahkemeye sunulan tavzih dilekçesiyle ilk dilekçede gösterilen parsel numarasının hatalı ve asıl dava konusu edilen parsellerin ada ve ..ada .nolu parseller olduğunu, ilk dava dilekçesinde gösterilen parsel sayılarının maddi hataya dayandığını açıklamıştır.Ne varki, mahkemece keşfen Hazinenin dava konusu yaptığı yerler arz üzerinde gösterilmemiş ve dava konusu yapılan parseller yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmemiştir.Bilindiği üzere, son kez yürürlüğe giren 362l Sayılı Kıyı Kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini"belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9. maddeleri, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış;anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.11.1997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna;ancak 3621 Sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında,bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine"işaret edilmiştir. Bu durumda, öncelikle idare tarafından 3621 Sayılı Kanunun 9. maddesi hükmüne göre "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılmalı,ondan sonra,üç jeologtan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı; harita düzenlendiğinin ve yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği şekilde işlem gördüğünün, böylece davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda"kıyı kenar çizgisi" idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanmalıdır. Harita düzenlenmediğinin yada düzenlenipte 5/3 sayılı kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın,idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise,kıyı kenar çizgisi,bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan yararlanılarak belli edilmeli belirlenen çizgi Tapu Fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmıyacak biçimde yansıtılmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.Hal böyle olunca, davacı Hazinenin dava konusu yaptığı parsellerin keşfen arz üzerinde belirlenmesi, krokisinde işaret ettirilmesi ve yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırma ve uygulama yapılarak kıyı kenar çizgisinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.