MAHKEMESİ: BANAZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 17/06/2011NUMARASI: 2010/539-2011/317Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, kayden malik oldukları .. parsel sayılı taşınmazın bir kısmını, komşu .. parsel maliki olan davalının uzun yıllar önce çit çekerek kendi taşınmazı içine katmak suretiyle işgal ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında ecrimisil talebi yönünden dava dilekçelerini ıslah etmişlerdir. Davalı, çekişme konusu taşınmazın malikleri tarafından çit çekilmesinden sonra taşınmazının sınırına beton çit çektiğini, tecavüzünün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, kayden davacıların paydaş olduğu çekişme konusu taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir neden olmadan elattığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; kayden davacılara ait .. nolu parsele, komşu parsel maliki davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmadığı halde çit çekmek suretiyle elattığı saptanarak, elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Ne var ki, davalının çekişme konusu yeri uzun yıllardır (yaklaşık 125-20 yıldır) kullandığı tarafların kabulündedir. Davacılar, bu süre içerisinde, davalının kullanımına ses çıkarmamış, dava tarihine kadar da bir ihtar da göndermemişlerdir. Bu durumda, taraflar arasında Borçlar Kanunu'nun 299. maddesi hükmü uyarınca ariyet sözleşmesinin yapıldığının kabulü gerekir. Süresiz olan bu kullanıma ses çıkartılmamış olması sebebiyle aynı Yasanın 340. maddesi hükmü uyarınca dava açılmakla ariyete son verildiği düşünülmelidir.Bilindiği gibi; gerek öğretide, gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir bedeldir.Öyle ise, davalının çekişme konusu yeri dava tarihine kadar davacıların izni ile kullandığı ve dava açılmakla muvafakatin geri alındığı gözetildiğinde, dava tarihinden önceki dönem için davalının fuzuli şagil sayılamayacağı ve bu nedenle ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ecrimisile de hükmedilmiş olması doğru değildir.Davalı vekilinin belirtilen sebeplerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.