MAHKEMESİ: KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/04/2007NUMARASI: 2004/566-142Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanı eşi Y..un ilk eşinden olma oğlu M verdiği vekaletnamenin kötüye kullanılarak murise ait tüm mal varlığının M...in annesi olan davalıya temlik edildiğini, bu işlemin mirastan ve özellikle kendisinden mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, tapuda satış olarak gösterilen işlemin gerçek satış olmadığını, satış işleminin muvazaalı olduğunu, vekilin vekaletteki yetkilerini aşarak satış yaptığını ileri sürerek .. parsel sayılı taşınmazın 7951 ve 7932 sayfalarda davalı adına kayıtlı tapunun iptali ile adına miras payı oranında tescilini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın aksine dava konusu taşınmazların bizzat miras bırakan tarafından davalıya satış yoluyla temlik edilmiş olduğu, vekil aracılığıyla temlik yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Ş.. D raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğine, toplanan delillere ve özellikle dava dilekçesi içeriğine, yargılamanın devamı sırasında ileri sürülen iddialara göre, davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, vakıaları bildirmek taraflara dava dilekçesini yorumlamak ve hukuki nitelemeyi yapmak ve olaya uygulanacak kanun maddelerini tatbik etmek hakime aittir.Yukarıda değinildiği gibi, davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı halde, Mahkemece bu konuda yeterli araştırma ve inceleme yapıldığı söylenemez.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılması tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerin toplanması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, huhuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.