MAHKEMESİ: KARABURUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 02/03/2010NUMARASI: 2010/16-2010/19Taraflar arasındaki davadan dolayı Karaburun Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 02.03.2010 gün ve 2010/16 esas, 2010/19 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 26.1.2011 gün ve 13638-827 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, tapu iptal, kayıt terkini ve yıkım isteklerine ilişkin olup, önceden yerel mahkemece kurulan davanın kabulüne ilişkin hükmün temyizi üzerine, yerinde uzman bililirkişi aracılığıyla keşif yapılarak tesis tapusunun mahalline uygulanması, 1605 Sayılı Yasa’dan kaynaklanan kazanılmış hak koşulunun davalıların miras bırakanı yararına gerçekleştiği, yalnızca miktar fazlası yönünden davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle bozulmuş olup, bozma ilamına uyulduktan sonra verilen karar, bu kez davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi gerektiği ve 6099 sayılı yasa ile birlikte genel ilkeler değerlendirilip gerekçelendirilmek suretiyle davalı yararına avukatlık ücreti verilip verilmeyeceğinin tartışılması yönünden bozulmuş, mahkemece; hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükmü gereğince hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiş olması karar tarihi itibariyle doğru ise de; anılan yasanın Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih, 2009/31 Esas, 2011/77 Esas sayılı kararı ile iptal edildiği ve iptal hükmünün Resmi Gazetede yayımlanmasına kadar da aynı tarih ve esas numaralı ve 2011/27 sayılı kararla eldeki davalara uygulanmak üzere yürütmenin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez.Bu durum karşısında, uyuşmazlığın 14.06.2006 tarih ve 2006/5486-6887 Esas-Karar sayılı Daire bozma kararı çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekeceği açıktır.Hal böyle olunca, anılan Daire bozma kararı doğrultusunda mahkemece yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen 10.01.2008 tarihli bilirkişi raporu gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.Davacı Hazine’nin karar düzeltme isteğinin H.U.M.K.'nun 440. maddesi hükmü uyarınca kabulü ile Dairenin 26.01.2011 tarih 2010/13638 esas-2011/827 karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, mahkemenin 02.03.2010 tarih,2010/16 esas-2010/19 karar sayılı kararının açıklanan gerekçelerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.