Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 7575 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18786 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR- Davacı, paydaş olduğu 27 parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa edilen binada kendisinin malik olduğu dairenin davalı tarafından işgal edilerek kullanıldığı ve ecrimisil de ödenmediği iddiasıyla davalının müdahalesinin men'i, tahliyesi ve 25.000 TL ecrimisilin tahsili ile kendisine ödenmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı, paydaş olduğu 26 parsel sayılı taşınmaz ile davacının paydaş olduğu 27 parsel sayılı taşınmaz üzerine tevhid edilmeksizin bir bina yapıldığı ve davacının maliki olduğunu iddia ettiği dairenin kendisi tarafından satın alındığını, taşınmazı malik sıfatı ile kullandığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, her ne kadar dava konusu daire 27 nolu parsel üzerinde kalsa da parseller tevhit edilmeksizin üzerlerine ortak bir bina yapıldığı, binanın imara uygun olmadığı ve kaçak olduğu tapu kaydında arsa vasıflı ve hisseli olan dava konusu taşınmazda fiili bir taksimden de bahsedilemeyeceği, davalının da mülkiyet hakkına dayalı olarak bu yeri kullandığı ve haksız kullanımdan ve kötü niyetten söz edilemeyeceği, intifadan men koşulunun da gerçekleşmediği ayrıca müşterek mülkiyet kuralları gereği davacının diğer tapu maliklerinin rızasını almadan böyle bir dava da açamayacağından yasal şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; TMK 693/son maddesi hükmü uyarınca paydaşlardan her biri bölünemeyen ortak menfaatlerin korumasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir. Diğer bir deyişle bir veya birkaç paydaşın bu türlü davalarda diğer paydaşları temsile yetkili bulunduğu açık olup, davacının tek başına diğer paydaşları temsilen dava açabileceği kabul edilmelidir.Öte yandan davacı 27 parsel sayılı taşınmaz paydaşı, davalı ise 26 parsel sayılı taşınmaz paydaşı olup, çekişme konusu 27 parsel sayılı taşınmazda davalının mülkiyetten veya sözleşmeden kaynaklanan korunacak yasal bir hakkı bulunmadığından intifadan men koşulunun aranmayacağı da açıktır.Davalının mülkiyet iddiasının dava dışı 26 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olduğu ve 21/06/1994 tarih, 13/24 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gözetilerek davacı paydaşın açtığı elatmanın önlenmesi davasının, mülkiyet hakkından kaynaklanan ayni hakkına üstünlük tanınmak suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin taşınmazın tümü yönünden kabul edilmesi zorunludur. Hâl böyle olunca; her ne kadar dava konusu 27 parsel ve dava dışı 26 parsel sayılı taşınmazlar tevhid edilmeksizin üzerine tek bir bina yapılarak müşterek bir durum yaratılmışsa da kayden taşınmazlar birbirinden bağımsız olup, dosyada mevcut bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere davalının kullanmakta olduğu dairenin 27 parsel sınırları içinde kaldığı gözetilerek, davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine dair hüküm kurulması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.