Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7573 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6073 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: ELBİSTAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 01/12/2004NUMARASI: 2000/324-2004/698Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, muris M. T.'un mirasçıları oldukları halde, davalılar tarafından alınan ve kendilerini mirasçı olarak göstermeyen veraset belgesine dayalı olarak 39 ada 27, 28, 29, 30 ve 31 parseller ile 38 ada 11 parsel sayılı taşınmazların davalılara intikal ettiğini, dayanak veraset belgesinin iptaline ilişkin verilen kararın kesinleştiğini ileri sürerek, tapu iptal ve payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davaya karşı beyanda bulunmamışlardır. Mahkemece, davalılar adına intikale dayanak veraset ilamının iptaline karar verildiği ve davacıların da mirasçı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılardan A. T.’a “M. Caddesi, T.Pasajı, Kat:2 E.” adresine, yengesi olduğu belirtilerek İ.T.imzasına tebliğ edildiği, ancak temyiz dilekçesine ekli belgelerden, A. T.’un 25.06.1997 tarihinden beri İstanbul ili Başakşehir ilçesinde ikamet ettiği ve karar, süresinde davalılardan A.T.tarafından temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, dava dilekçesinin, davalı A.T. yerine, aynı çatı altında şerhi ile “M. Caddesi, T. Pasajı, Kat:1 E.” adresinde kardeşi B.T.imzasına tebliğ edildiği, yargılamanın davalı A.T.’un katılımı olmaksızın yürütülerek sonuca bağlandığı anlaşılmaktadır.Oysa, yukarıda da değinildiği ve temyiz dilekçesine ekli belgelerden de anlaşıldığı üzere, davalı A. T. “O. cd. E-6 Blok No:26 B.” adresinde ikamet etmektedir. Bu durumda, dava dilekçesinin de davalı A.T.’a usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini söyleme olanağı yoktur. Bilindiği üzere, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı merciinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. HUMK'nun 73. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme, starafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Asıl olan Tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidirler. Duruşmaya gelinmese dahi ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir. Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tüzüğü hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı, tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, dava dilekçesinin davalı A. T.’a yöntemine uygun biçimde tebliğ edilmesi, taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kamu düzeniyle ilgili olan Tebligat Yasası hükümleri ile belirtilen husus gözardı edilerek karar verilmiş olması doğru değildir.Davalılardan A.T.’un temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.