MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 03/07/2007NUMARASI: 2004/205-2007/216Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 5 parsel sayılı taşınmazın 2 nolu bağımsız bölümünün maliki olduğunu,komşu apartmanda inşa edilen su deposunun inşa şekli ve monte edildiği yeri bakımından tehlike oluşturduğunu,görüntü kirliliğine neden olduğunu ileri sürerek,el atmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.Davalı,yönetici olmadığını bildirerek,husumetten reddi savunmuştur.Mahkemece,iddianın sabit olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar,davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi,gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan el atmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden;çekişme konusu 5 parsel sayılı taşınmazdaki 2 nolu bağımsız bölümün davacıya ait olduğu, buna komşu olan 7 parsel sayılı taşınmazın ise,davalı yana ait olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyetgeniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kaIJunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini göz önünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama,zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olaya gelince, Davacı,davalı yan parselinde bulunan su deposunun taşınmazına zarar verdiğini ve tehlikeye düşürdüğünü ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. O halde, taraflar arasındaki çekişmenin komşuluk hukukunu düzenleyen TMK'nun 737 ve devamı maddeleri gözetilmek suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır. TMK' nun 738.md.si malikin kazı ve yapı yaparken, komşu taşınmazları tehlikeye düşürmek ya da üzerlerindeki tesisleri etkilemek suretiyle zarar vermekten kaçınmalarını öngörmektedir. Diğer bir deyişle olayda TMK'nun 738.md.sinin uygulanabilmesi için mutlaka zararın oluşmuş ve sonuçlanmış olması gerekmez. Eldeki davada iki kez keşif yapılmış ve bilirkişilerin bilgisine başvurulmuş ise de,gerek dava öncesi tespit,gerekse yargılama sırasında alınan raporlar çelişkili olduğu gibi,eldeki raporlar uyuşmazlığı çözmeye de elverişli değildir.Hal böyle olunca, özellikle aralarında yapı ve statik hesaplarını yapma yetki veya yeteneğine sahip inşaat mühendisinin dahil olduğu 3 kişilik bilirkişi kurulu aracılığı ile yukarıdaki ilkeler doğrultusunda yeniden keşif yapılması,önceki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve komşuluk hukukuna aykırılık teşkil eden bir husus saptandığı takdirde hangi önlem ya da önlemlerle giderilebileceğini kapsar biçimde rapor alınması sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken,yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,16.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.