MAHKEMESİ : ÇORLU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/06/2012NUMARASI : 2012/4-2012/489Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, ecrimisil isteğinin ise kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği ile açılmış, mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin reddine, ecrimisil isteğinin kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, kagir dükkan vasıflı 8 parsel sayılı taşınmazın kayden davacı adına kayıtlı olduğu, taraflar arasında çekişme konusu taşınmazın satışına ilişkin harici belge düzenlendiği, daha sonra yine taraflar arasında düzenlenen Ocak 2011 tarihli belge ile satışa ilişkin anlaşmanın son bulduğu, bu belgede tarafların birbirinden hiçbir hak talep etmeyecekleri ve kira talebi olmadığının hüküm altına alındığı, ancak davalının çekişme konusu taşınmazın bir bölümünü haksız olarak işgal ettiği ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı, davalının ise kullandığı yerin anahtarını davacıya teslim etmek istediği halde davacının tesellümden kaçındığını savunduğu ve mahkemece de elatmanın önlenmesi isteğinin bu gerekçeyle reddedildiği anlaşılmaktadır. Böylesi bir durumda davalının tevdi mahalli tayin ettirerek çekişmeli yere ilişkin anahtarı iade etmesi mümkün iken, bu yola başvurmamış olması kendisini haksız işgalçi, başka bir ifade ile fuzuli şagil durumunda kurtarmaz. Öte yandan, dava dilekçesinde dava değeri olarak sadece ecrimisile ilişkin olarak 1.000.TL değer gösterilmek suretiyle dava açıldığı, ancak el atılan bölüm yönünden herhangi bir değer gösterilmediği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 492 sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re'sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Kanunun 32. Maddesinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmış 30. madde hükmünde de " ... muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. HUMK.' nun 409.maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır." düzenlemesine yer verilmiştir. Hal böyle olunca, elatıldığı iddia edilen taşınmazın değerinin belirlenmesi ve bu değer üzerinden, yukarıda değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmek suretiyle, harç ikmali yaptırılması, bu koşul yerine getirildiği takdirde davaya devam edilerek yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işin esasının değerlendirilmesi gerekirken, anılan hususun gözardı edilmiş olması doğru değildir. Tarafların temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.