Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7567 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5251 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: TÜRKELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 13/05/2009NUMARASI: 2007/74-2009/115Taraflar arasında görülen davada;Davacı, D.köyünde, sınırlarını belirttiği taşınmaza malik olduğunu, davalının taşınmaza haksız olarak çitle çevirmek ve sürmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.Davalı, taşınmazın kök murise ait olup, taşınmaza müdahalesi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taşınmazın tapuda davacı adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının dayandığı 11.08.2003 tarih ve 2 nolu tapu kaydının, taşınmazın 1/3 payı için tesis edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, taşınmazın kalan 2/3 payının malikleri ve paylarını gösteren kayıtlar getirtilmediği gibi, komşu kayıt uygulaması da yapılmadan ve varsa temel kaydın krokisi uygulanmadan sonuca gidildiği görülmektedir.Bilindiği üzere, harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.Hal böyle olunca, mahallinde yukarıda özetlenen ilkeler doğrultusunda uygulama yapılması, dayanak tapu kaydının bu taşınmaza ait olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkartılması, bu yere ait ise kapsamının belirlenmesi ve paydaşlık durumu da gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek karar verilmiş olması doğru değildir.Davalının, temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.6.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.