MAHKEMESİ : EDİRNE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/09/2013NUMARASI : 2012/238-2013/414Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı, davalılar ile birlikte paydaşı olduğu çekişme konusu 34 parça taşınmazda davalıların paylarından fazla yer kullandıklarını ileri sürerek 2005 ile 2009 yılları arasındaki dönem için ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Bir kısım davalılar, çekişme konusu taşınmazların çok eski tarihlerde yapılan paylaşıma göre kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar savunma getirmemişlerdir.Mahkemece, davalı Hulusi hakkında açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dahili davalılar Şefiye, Orhan, Suzan, Vasfiye ve S.. P.., D.. T.., A.. I.., R.. A.., M.. T.. hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu kişiler bakımından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar bakımından iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.04.05.1978 tarih 4/5 sayılı İçtihadı birleştirme kararına göre dava tarihinden önce ölen kişinin taraf sıfatını yitireceği mirasçılarına dahili dava yolu ile taraf sıfatı verilemiyeceği gözetilerek dava tarihinden önce ölen Hulusi Paksuz hakkındaki davanın reddedilmesi doğrudur.Öte yandan; usulüne uygun olarak açılmış dava bulunmadığından davalılar Şefiye, Orhan, Süzan, Vasfiye ve S.. P.. ve D.. T.. ile A.. I.., R.. A.. ve M.. T.. bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ancak, çekişme konusu taşınmazların 1992 yılında yapılan kadastro çalışması ile tarafların mirasbırakanı Hacı Memiş Ağa adına tescil edildiği, 1993 yılında yapılan intikal işlemi ile davanın tarafları ile dava dışı kişiler adına tescil edildiği, eldeki dosyanın davacısı ile dava dışı kişiler tarafından Lalapaşa Sulh Hukuk Mahkemesinde dava konusu taşınmazlar hakkında açılan davanın 8.10.2004 tarih, 1973/23 Esas ve 2004/166 Karar sayılı kararı ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, kararın derecattan geçerek 21.2.2005 tarihinde kesinleştiği, diğer taraftan; davacı tarafından davalılar aleyhine Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/233 Esas sayılı (devir öncesi Lalapaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/54 Esas sayılı dosyası) dosyasında 2000 ila 2004 yılları için dava konusu taşınmazlar bakımından ecrimisil davası açıldığı, mahkemece Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/232 Esas sayılı (devir öncesi Lalapaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/38 Esas sayılı dosyası) tapu iptali ve tescil davasına ilişkin dosyanın bekletici mesele yapılmasına karar verildiği görülmektedir.Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazlarda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren ya da (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin veya, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden; mirasbırakandan kalan taşınmazların parsel bazında paylaşılarak mirasçılar tarafından kullanıldığı, böylesi bir durumda kötüniyetten söz edilemeyeceğinden davalıların ecrimisilden sorumlu tutulamayacağı, ne var ki; 1997 yılında açılan ortaklığın giderilmesi davası ile intifadan men olgusunun gerçekleştiği, kaldı ki, 2000 ila 2004 yılları için ecrimisil istekli davanın ayrıca ihtarname yerine geçeceği açıktır.Her ne kadar; çekişme konusu taşınmazların bir kısmı bakımından tapu iptal davası açılmış ise de, çapın iptale kadar geçerli olduğu kuşkusuzdur.Hâl böyle olunca; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166. maddesine göre önceki ecrimisil davasının eldeki dava ile birleştirilerek yukarıdaki ilkeler uyarınca inceleme yapılması, taşınmazların ecrimisile mütehammil olduğunun saptanması halinde, ilk dönem ecrimisil bedelinin belirlenmesi ve eldeki dava bakımından da ÜFE uygulanarak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazı değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.